|
|
İdam sehpası kuranların dikkatine
Zekeriya Temizel. Cumhuriyet Gazetesi'nin Yönetim Kurulu üyesi. Gazeteye bağlı pek çok şirketin de yönetim kurulu başkanı. Bülent Ecevit'in en güvendiği kişilerden birisiydi. Maliye müfettişi. Yıllarını devletine hizmet vererek geçirdi. 1997-1998 döneminde, Ana-sol hükümetinin Maliye Bakanı olarak görev yaptı. Bakanlığı sırasında büyük tartışmalara yol açan Nereden Buldun Yasa Tasarısı'nı hazırladı. Kayıtdışı ekonomiye darbe vurmayı amaçlıyordu. Piyasa gerçekleri ile örtüşmedi. Devletin ekonomideki rolünü abartmakla eleştirildi. Taslağı rafa kaldırıldı. Temizel, 2000 yılının Haziran ayında, (MHP, DSP ve ANAP'ın oluşturduğu 57'nci Ecevit hükümeti döneminde) IMF'nin isteğiyle kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na (BDDK) başkan olarak atandı. 27 Eylül 2000 tarihinde ilk icraatını gerçekleştirerek, Bilgin Grubu'na ait Etibank ve Ceylan Ailesi'ne ait Bank Kapital'e el koydu. Ardından Kasım Krizi patlak verdi. Demirbank'a el koydu. Bankalar domino taşları gibi peş peşe sallanmaya başladı. Şubat 2001'de Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en büyük fakirleşmesine yol açan ağır bir krizin içine girdi. O dönem Temizel'in bankaların üzerine hoyratca gittiğini öne sürdüm. SABAH'ta sert bir üslupla eleştiri yazıları yazdım. Kendisini krizi alevlendiren bir yönetim anlayışı sergilemekle suçladım. Beni mahkemeye verdi. Şimdi Temizel'i neden köşeye taşıdım? Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun hazırladığı raporda, Temizel, İktisat Bankası ile İktisat Off-Shore'un birleşmesine yol açtığı için devleti 439 milyon dolar zarara uğratmakla suçlanıyor. Erol Aksoy'un Temizel'in de imzaladığı bir murakıp raporuna dayanarak "cinlik" yapmasının ağır faturası, Temizel'e çıkarılmak isteniyor. Aksoy, bankasının batacağını anladığında, konuyu yeterince farkedememiş bir bürokratın (elbette mazeret değil) boşluğundan yararlanarak, İktisat Bankası ile Off-Shore Bankası'nı birleştiriyor. Ardından bankasına el konuluyor ve devlet off-shore hesaplarını da ödemek zorunda kalıyor. Temizel elbette mahkemeye çıkmalı. Ancak tüm bu gelişmelerde yeni olan tek bir şey var: Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporu. Geri kalan bilgiler gazetelerde onlarca defa işlendi. Adı gibi temiz olduğuna inandığım birisinin mahkeme yüzü görmemiş bir raporda adının geçmesinden dolayı gazete manşetlerine taşınmasının ardında ne olabilir? 'Basında yeni bir dönem', 'çıkan haberlerin gerisinde ne var' dedirtmeyeceğimiz yeni bir dönem açılmalı diyorsak, Temizel için idam sehpası kurulmasının ardında siyasi ve kişisel intikam duyguları var mı araştırmalıyız. Vatan'ın kurucularından Zafer Mutlu bu haberin abartılmasına nasıl izin verdi? Zafer Mutlu, Sabah ve Etibank imparatorluğunun kurulmasında Dinç Bilgin'in kader arkadaşı, yol arkadaşı. Bu imparatorluğu Etibank'a el koyarak yıkan kişi ise Temizel. Ne Dinç Bilgin ne de Vatan'ın kurucularından Zafer Mutlu'nun, Temizel'i sevdiğini sanmıyorum. Gerçekten de Temizel, Etibank'a el koymak yerine, bir sonraki BDDK yönetiminin başka bankalara tanıdığı "iyileştirme sürecini" uygulayabilir, müfettişlerin gazına gelmeyebilirdi. Böylece krizin ağır faturası hafifleyebilirdi. Buna rağmen mahkeme kararı olmadan 'Temizel'i kamuoyu nezdinde mahkum etmeye çalışmak' rahatsızlık verici. Dinç Bilgin için de aynı savunmayı yaptım. Bugün de Temizel için yapıyorum. Nefret ve düşmanlığı haberlerimizi yoğuran katkı maddesi gibi kullanmanın "yargısız infazlara" yol açtığını artık görmeliyiz.
|