|
|
|
|
|
Çarpık Sevda
|
|
Bahçeşehir cinayetinin zanlısı Mustafa Baran'ın dayısı anlattı: Adam öldürdükten sonra kızla öpüşüyorlardı.
Polisten kaçan dayı Yavuz Baran telefonla Savaş Ay'ı arayıp cinayet sonrasını anlattı: "Mustafa ile sevgilisi Selin olaydan sonra bana geldiler. Yaraladım galiba, diye konuştu."
BAKTIM, SAPITMIŞLAR İYİCE "Gel babana gidelim diye ikisini de arabaya aldım. Baktım ki sapıtmışlar iyice. Yeğenim olacak kişi adam öldürmüş, bir şey olmamış gibi öpüşüyorlardı arabada. Sarılıp koklaşıyorlardı."
KIZ HAYATINDAN MEMNUNDU "Mustafa kıza 'Beni bekleyecek misin' diye soruyordu. Kız 'Ölene kadar' diyordu. Kızın zorla kaçırıldığı yok. Hayatından memnundu. 'Aileme teslim etmeyin' diyordu."
'Keşke benim oğlum ölseydi' ZANLI BARAN "Küçükken çetecilik oynardık. Macera olsun diye evlere hırsızlığa girdik. Yakalanınca sabıkalandım."
SELİN IŞKIN "Patronum Evren onu yatıştırmak istedi. Ama Mustafa çok kıskanç olduğu için kendini kaybetti."
BABA BARAN "Keşke o delikanlı yerine benim oğlum ölseydi. Onların durumu bizi daha çok mahvediyor."
ANNE BARAN "Oğlumun kötü huyları vardı. Sevdiği için askerden kaçmıştı. İçerdi. Selin'den sonra düzelmişti."
Kıskançlık kriziyle ne yaptığımı bilemedim
Sevgilisinin patronunu öldüren Mustafa Baran, o anı Savaş Ay' anlattı: 'Bir kızı dağ başı gibi öyle zorla götüremezsin' deyip hamle yapınca olanlar oldu.
Sevgilisinin çalıştığı yeri basıp patronunu öldürdükten sonra kaçıran Mustafa Baran ve ailesi beni arayıp; "Size konuşacağız ve teslim olacağız" deyince olayın ardı çorap söküğü gibi geldi. Saatler süren tartışmaların, röportajların sonunda Asayiş Şubesi'nin özel operasyon timlerine teslim olmalarını sağladım firari genç ve sevgilisinin. Ve gördüm, konuşup anladım ki; Mustafa Baran olaydan dolayı müthiş derecede üzgün ve pişman. Gözleri dolarak; "İstemeden oldu. "Sen bu işyerinde çalışan bir kızı dağ başı gibi zorla götüremezsin" deyip üzerime hamle yapınca silahla kafasına vurmak istedim ve tetik düştü. Yaralandı sandım. Teslim olmayı düşünüyordum. Öldüğünü öğrenince yıkıldım" derken zorla kaçırıldığı söylenen Selin sanılanın tam aksi konuştu ve; "Mustafa'yı seviyorum. Onu ben bırakmadım. 'Git, ailene dön beni kaderime terk et' dedi ben gitmedim. Hayatım boyunca onu beklerim. Ölen Evren arkadaş bana patrondan da öte bir abi gibiydi. O öleceğine keşke ben ölseydim. Perişanım" diye konuşuyordu.
O AİLENİN DURUMU NASIL? BABA: Keşke o delikanlı yerine benim oğlum ölseydi. Biz mahkda olsa oğlumuzu görebileceğiz. Ama onların can yongası yitti gitti. Onların durumu bizi daha çok mahvediyor. Ama bu olayın planlı olması mümkün değil. Yanında silah yoktu. Çünkü Tansu Çiller'in evini soyan o eczacı çocuk bizim şirketten kiralamış arabayı. Etiler Karakolu'na çağırmışlardı oğlumu. Akşam saat sekize kadar oradaydı. Gelince 'bana araba var mı' diye sordu. 'Yok' dedim. 'İyi ben cep telefonumu doldurmaya eve gideyim' dedi gitti. Ben de epey bir zaman sonra eve gittim. Baktım kapıda bekliyor. Altımdaki arabayı verdim ona. O arada içki de içmişler. 1.5 saat içinde silahı bulmuş, oraya gitmiş ve bu hadiseyi işlemiş.
MUSTAFA: Günlerdir saklandığımız yerde televizyon haberlerini gazeteleri izliyoruz. Her defasında kahroldum ben de kendimi öldürmek istedim. İstemeden oldu bu olay. 'Benim çalıştırdığım yerde personelim olan bir kızı dağ başı gibi zorla götürmezsin' deyip üzerime hamle yapınca kendimi kaybettim. Alkolün tesiriyle olacak darbe atmak istedim. Silahla kafasına vurmak isterken tetik düştü. Yaralandı sandım. Dayıma gittim anlattım. Kızı orada bırakıp teslim olmayı düşünüyordum. Öldüğünü öğrenince yıkıldım. Ben küçük yaşta sabıkalandım doğrudur. Çocuk oyunu oynar gibi çetecilik oynardık o küçük yaşlarda. Birkaç defa macera olsun diye evlere hırsızlığa girdik. Ben kapıda bekçi dururdum. Yakalanınca sabıkalandım. Aslında silahım filan yoktur. Evlilik için para biriktiriyordum. O gün bir arkadaş çok kıymetli olan silahını çok ucuza teklif edince aldım. Çünkü iki misline satıp para kazanacaktım. Almaz olaydım. Kendi akranım bir delikanlıyı vurdum diye çok üzgünüm, çok pişmanım. Selin'e son günlerde bana soğuk yapıyor diye barışmaya gittim birkaç kez. Bazı arkadaşlarımı beğenmediği için soğuk yapıyormuş. Ben de kız kardeşimi evlerine gönderdim. Annesi inkâr ediyor ama kız kardeşim olaydan bir gece önce saatlerce onların evindeydi. Arayı bulmuş, düzeltmişti. Geç vakte kadar eve gelmeyince kıskandım ve işyerine gittim. Evren arkadaş araya girince ona karşı bir ilgisi var zannedip hırslandım.
ONU BÖYLE BIRAKAMAZDIM SELİN: İşyerimde çok mutlu ve huzurluydum. Vefat eden patronum Evren Açıkgöz son derece iyi yetişmiş harika bir insandı. Bir ağabey gibiydi bana karşı. Mustafa gelip bana biraz sert konuşunca yardım etmek, onu sakinleştirmek istedi. Ama Mustafa'nın bana karşı korkunç bir aşkı ve kıskançlığı var. Evren öyle davranınca sanki kıskanacak bir durum var sandı ve kendini kaybetti. Silahın patladığını, onun vurulduğunu anlamadım bile. İtişip kakıştılar sandım. 'Sonra sizi barıştırırım Evren Bey'i tanırsan sen de çok sever saygı duyarsın, kendisi de babası Mehmet Bey de mükemmel insanlar, melek gibiler' diyordum. Olayın aslını öğrenince dünya başıma yıkıldı. Mustafa kendine de bir şey yapar diye yanından ayrılmadım, ayrılamadım. Allah var beni zorla tutmadı, gitmemi istedi. Bu durumda onu bırakamazdım.
|
|
|
|
|
|
|
|
|