İşsizleri de mi Çin'e yollayalım?
Vestel Avrupa'nın en büyük televizyon üreticisi ve Türkiye'de krizli yılların en çok yatırım yapan şirketi. Krizin yaralarını sardık, artık Türkiye'de yatırım patlaması beklerken Vestel Dış Ticaret Başkanı Turan Erdoğan'ın hafta başında gazetelere yansıyan demeci ekonominin açılan yeni yarasını ortaya koydu. Uzun vadede üretimi Çin'e kaydırmayı planladıklarını belirten Erdoğan, "Üç yıl sonrasında Çin'in imkanlarını değerlendirmemiz lazım. Çünkü, Türkiye pahalı olmaya başladı" dedi. Erdoğan, maliyet artıran unsur olarak YTL'nin değerlenmesini ve işçilik maliyetlerini gösterdi. Bu durumda olan başka şirketler de var. İlginç olanı Türkiye'nin son yıllarının yatırım rekortmeni şirketinin de artık bunu düşünmeye başlaması. Gerçi Türkiye'de özel sektör imalat sanayi yatırım artışı yüzde 55 ile 2004'te rekor düzeyde. Ancak global şartların sunduğu fırsatları değerlendirmek için yurtdışına giden Türk sermayesi de dikkat çekici.
Yabancı ne ölçüde geldi? Dün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı İstanbul Sanayi Odası toplantısında bu durum ortaya konuldu. İSO Başkanı Tanıl Küçük, 11 aylık ödemeler dengesi verilerinde 2.117 milyon dolarlık uluslararası doğrudan yatırım girişi olduğunu, bunun 974 milyon dolarının gayrimenkul satışından oluştuğunu, Türkiye'den yurtdışına ise aynı dönemde 788 milyon dolarlık doğrudan yatırım gittiğini belirtti. Dolayısıyla gayrimenkul satışından elde edilen gelir çıkıldığında doğrudan yabancı sermaye 1.143 milyon dolara, yerlilerin yurtdışı yatırımları da düşüldüğünde net doğrudan yatırımlar 335 milyon dolara iniyor. Buna karşılık Başbakan'ın verdiği yanıt ise dünyanın 20 dev şirketi ile IMF ve Dünya Bankası'nın temsilcilerinin katılacağı 2. Yatırımcı Konseyi'nin mart başı gibi toplanacağını ve Türkiye'ye yatırım yapmalarının artık uygulamaya sokulması zamanının geldiğini kendilerine söyleyeceklerini belirtti.
Sanayi stratejisi gereği Evet Türkiye'ye portföy yatırımı şeklinde gelen sermaye çok, doğrudan yatırım şeklinde gelen sermaye az. Hatta yurtdışına çıkan doğrudan sermaye miktarı gelene yaklaşıyor. Bu da gösteriyor ki, ülkeye sermaye girişi olduğu kadar sermaye çıkışı da olabiliyor. Bunun da nedeni maliyetler yönünden Türkiye'nin çekiciliğini yitirmesi. Türkiye, Çin kadar işgücü yönünden ucuz değil, teknolojik yönden de Batı kadar güçlü değil. O zaman reel sektör kiminle nasıl rekabet edecek? AB ile neyin müzakeresini yapacak? İşte bu ihtiyaçtan dolayı İSO Başkanı Tanıl Küçük, Başbakan'dan 10-20 yıl sonrasının misyonunun ortaya konulmasını istedi.
Aynı anda üç yük birden Mali piyasalarımız bir süreden beri gayet iyi durumdalar. Her ne kadar Irak'ta seçim sonrası gelişmelerden ve önümüzdeki dönem haber akışından dolayı mali piyasalarda kâr realizasyonu koşulları ortaya çıkmış olsa da, bunun olumsuz etkilerini belli bir süre sonra üzerinden atlatabilir. Ama reel sektör öyle hızlı hareket edemiyor. Ne yaptığının, ne durumda olduğunun somut göstergeleri hemen ortaya çıkmıyor. Krizin maliyeti, TL'nin değerlenmesinin yükü ile Çin'in rekabetini aynı anda göğüslemek zorunda. Bunun nasıl olacağının kolay bir yanıtı yok. Sanayi stratejisi oluşturmak bunun için de gerekli. Sermaye yurtdışına gider de gelir de, ama asıl sorunumuz olan işsizleri ne yapacağız? Onları da mı Çin'e göndereceğiz?
Sonuç "Her soru cevaba layık değildir" Puplilius Syrus
|