|
|
AB'ye gazla girme hikâyesi
Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Dr. Fatih Birol, Türkiye'nin doğalgazda Rusya'ya bağımlı olmasını doğru bulmadığını, Avrupa Birliği (AB) yolunda İran doğalgazının önem arz ettiğini ve Türkiye'de nükleer santral kurulması gerektiğini söylemiş. Neden ve niçin söylemiş, kestiremiyorum. Zira hiçbir hükümet döneminde, 'Doğalgazda Rusya'ya bağımlı olalım' diye bir şey söz konusu değildi. Şu an ise hiç değil. Türkiye'nin doğalgazla ilk defa Rusya kanalıyla tanışmasıyla, anlatılanlar arasında bir bağ var sanırım. Nükleer santral konusundaki çalışmalar da ortada. Birol'un, 'gerekli' sözcüğünü, yapılanlar 'doğru' şeklinde değiştirmesi ve yeni şeyler söylemesi gerekiyor. 'Türkiye'nin Rusya'ya doğalgazda giderek bağlanması' diye bir şey söz konusu mu? Yakında Hazar Bölgesi (Azeri) Azerbaycan doğalgazı, BP'nin katkılarıyla Türkiye'de olacak. İran'la karşılıklı ilişkiler çözülürse, Turkcell'in İran'da GSM operatörü olma ve Tepe-Akfen-Vie'nin (TAV) havalimanı işletme hakkı tanınırsa, doğalgaz alımı ve bağlantılı anlaşmalarda da mesafe kat edilebilir. Ayrıca başka ülkelerle de doğalgaz anlaşmaları ve gaz tedarik çalışmaları söz konusu. Yani Rusya tek kaynak değil, ama önemli bir kaynak. Ancak, Birol'un ifade ettiği gibi İran'la işbirliğine gidilirse, Türkiye'ye bu işin astarı yüzünden pahalıya gelir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dr. Hilmi Güler ve ekibinin, hatta hükümetin ince bir siyaset yürüttüğünü biliyorum. Doğalgaza sadece İran ya da Rusya ölçeğinden bakılmıyor. Geçmiş dönemdeki Enerji Bakanlığı yetkilileri mesela, eski müsteşar Doç.Dr. Yurdakul Yiğitgüden de defalarca 'Türkiye'nin gaz ihtiyacını çeşitlendirmesi gerektiğine' dikkat çekmişti. Türkiye'nin Enerji Koridoru olma yolundaki adımları AB kapsamına indirilemeyecek kadar önemli ve stratejik. AB olsun ya da olmasın iyi bir enerji politikası yürütmemiz gerekiyor.
|