|
|
|
|
|
|
Mutsuz ve yalnız kadınlar kulübü!
Başını alıp gitmek! Yapayalnız bir yerlere gitmek. Galiba, bu konuda kadınlar mutsuzluğa mahkum. Çünkü; erkekler gibi özgür değiller. Öyleyse... Mutsuz ve yalnız kadınlar kulübüne hoşgeldiniz. "Nereden çıktı bu fikir?" derseniz, size "Benim en yakın dostum Çöpçü Kaptan Sulhi'den" derim. Çöpçülüğü şuradan; Kendisi gönüllülerin katıldığı ve Bodrum denizlerini temizleyen teknenin kaptanı. Bir yaz sonu Kaptan Asım'ın kayığı Begonvil'in kıç güvertesinde akşam rakısını içiyoruz. Sulhi kendi kendine söyleniyor; "Bodrum mutsuzlar kenti oldu!" "Haklısın" dedim... Baksana şu sokaklara; hep terk edilmiş ve mutsuz köpeklerle dolu. Baktım, herkes bana ters ters bakıyor. Şu bizim Bekir'in itleri Pako var ya... Bütün yaz aileden biri gibi seviyorlar, yaz bitince ise arkalarına bakmadan çekip gidiyorlar. Sanki köpekler ağlamaz sanıyorlar. Bak şu sadece konuşmayan Retriever mutsuz. "Hani katıl" denilen şu Pitbul da mutsuz. Hiçbir asalet unvanı olmayan sokak köpekleri daha mutsuz. Niye insanlar sevdiklerini terk eder ki... Sanki köpeklerin babası gibi konuşuyorum ya... Kaptan Asım duygusallığı yüzünden neredeyse ağlayacak. Haraşov Ahmet dünyaya küsmüş kızgın. (AB yasaları yüzünden Yalıkavak'ta kokoreç dükkanı açma izni alamadı.) Asistan kaptan Ferhat ile Yasef işin dalgasında. Çöpçü kaptan Sulhi "Başlarım senin itlerinden. Ben kadınlardan söz ediyorum" dedi. "Bak" dedi, "Bodrum mutsuz ve yalnız kadınlarla dolu!" "Gözün aydın. Senin için en mutlu haber bu" dedim! "Sen de mutsuz ve yalnızsın. Sorunlarınızı birlikte çözersiniz." Nasıl gülüyoruz ama. Ben devam ediyorum: "Dahası var Çöpçü" dedim. "Mutsuz ve yalnız kadınlar barı açarız. Para da kazanırız." Yasef otel ve lokanta işlettiği için (Gündoğan'da Anılan Lokanta tek kelime ile harika) için hemen atıldı: "Peki bu mutsuz ve yalnız kadınlar kulübüne erkekler girmeyecek ki?" Kaptan Asım, "Girmesin" dedi. Sulhi memnun. Kimse girmezse rakipsiz olacak ya. Ben dedim ki, "Bu fikir beni bozar. Bu işi uzmanı Haşmet'e (Babaoğlu) sormam lazım." "Kim bu haşmetli Haşmet?" dediler. "Vatan'da aşk üstüne yazılar yazan bir mahf-u perest" dedim. "O ne demek" dediler! "Güzeli hep uzaktan sevmek" diye kestirip attım... Bakın, "mutsuz ve yalnız kadınlar" dedim de hüzünlendim. Televole kültürünün yaratıcısı Can Tanrıyar'ı bilirsiniz. Karısı vardı Şafak. İki de harika erkek çocuğu. Şan, şöhret, para ayrılık getirdi. Can deli dolu yaşam ve Petek Dinçöz ile mutluluğa yelken açarken, kötü günlerinde birlikte olduğu (Hani iyi günlerde de birlikte olacaklardı...) Şafak'ı terk etti. Sonrası hüzün ve gözyaşı! Geçen gün Şafak geride gözü yaşlı iki çocuk bırakarak öldü. Hem de genç yaşta. O gün anladım ki terk edilmek en büyük acı. Köpekleri bile terk etmek insanlık suçu!
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|