Kıbrıs Fenomeni
Rum halkı Annan çözüm planına 'hayır' demekle iyi edip etmediğini düşünüyor. Çünkü bu sonuç AB ülkeleriyle aralarını buz gibi yaptı
Lefkoşe - Önceki hafta Bulgaristan'dan dönüp, Atina'da bir gün kaldıktan sonra yine Kıbrıs sorununun çözümünü görüşmek amacıyla davet edildiğim bir Türk, Yunan, Kıbrıs'ın her iki kesiminden ve bir Almandan oluşan gazeteciler toplantısına katılmak için Lefkoşe Rum kesimine uçmuştum.
Sofya'daki 4 derecelik hava şartlarından aniden 34 derecelik Lefkoşe'ye gelip toplantıya katıldığımızda yaz aylarının bir türlü bitmek bitmeyeceği konusunda görüş birliği sağladık. Toplantıya katılan gazeteciler olarak milletimiz ne olursa olsun Kıbrıs sorununu kendi aramızda çözmüşüz de geriye tek "bunu kamuoyuna nasıl anlatacağımız"dan başka bir sorun yokmuş gibi konuşup fikirler üretiyorduk. İki gün süren toplantıda dikkatimi çeken en önemli şey, Türkler'in de Yunanlılar'ın da Kıbrıs Türk ve Rumlar'ın da "karşı tarafı" suçlamaktan çok, kendi hükümetlerinin Kıbrıs sorununa bakış açılarını "eleştirmeleri" oldu. Bu gibi toplantılarda "ilk" defa karşılaştığım bu ortamda oldukça mutlu oldum. Çünkü özeleştiriler yapıldıkça sorunların en azından yarısının halledilebileceğine inananlardan olup bunu bugüne kadar ne Türk ne Yunan ne de Kıbrıslılar'da gördüğümü söyleyebilirim. Bilakis, her zaman ve her yerde, "karşı tarafın sorumlu olduğunu" kanıtlayabilmek için bin bir türlü ve saçma sapan "delil" ve "mazeretlere" tanık oluyordum.Kıbrıslı Rum meslektaşlar, Annan planını kabul etmedikleri için Rum liderlerinden Yunanlı meslektaşlar, Rum liderlerine karşı "mesafeli" kaldığı için Yunan hükümetinden Kıbrıslı Türk meslektaşlar Kuzey'deki demokratik ilkelerin hala yerli yerine oturmadığından şikayetçi olurken; Türk meslektaşlar belki de "ilk" defa Türk hükümetinin Kıbrıs politikası nedeniyle eleştiri yağmuruna tutulmadılar. Kıbrıs, bu haliyle ve Güney-Kuzey ayrımı gözetmeksizin 1 Mayıs'tan bu yana resmen AB üyesi olmasına rağmen, Rum hükümetinin Annan çözüm planını kabul etmedi diye AB ülkeleriyle arasının buz gibi soğuk olduğu sır olmaktan çıkmış bulunuyor. 18 bin dolarlık yıllık geliriyle Kıbrıs Türkleri'nin yıllık gelirini, 6'ya katlayan Rum halkının da şimdilerde "Çözüm planına hayır demekle iyi mi ettik kötü mü?" hesabını yaptıklarını gözlemledim..!!
TÜRK KESİMİNDEKİ DÜĞÜN Bir arkadaşın düğünü için "karşı" tarafa yani Türk kesimine geçtiğimde ise oradakilerin Rum insanlarına oranla daha "keyifli" daha doğrusu "kamburundan kurtulmuş birinin ferahlığı" içinde olduğunu sezdim. Düğünden sonra Kıbrıslı Türkleri Rumlar'dan ayıran "duvarın" hemen ardındaki "Nostalji" barında Türk Votka'sını yudumlarken ve Deep Purple'ın sihirli "namelerini" dinlerken; lisedeki yıllarım aklıma geldi. Ancak o da ne? Barın içinde bir sürü de Rum varmış. Enfes sesli Kıbrıslı Türk bayan şarkıcı, her bir şarkıdan sonra duyulan tezahürat ve alkışlar eşliğinde hem "teşekkürler" hem de Rumcada teşekkür anlamına gelen "Efharisto" diyor..! Cumartesi gecesi Rum ve Türkleri "ayıran" geçiş kapılarında bekleyen sıra sıra şık giyimli insanlar, otomobiller "karşı tarafa" geçiyor.. Anlaşılan Annan planı kabul edilmiş , edilmemiş, Kıbrıs sorununu kendi aralarında çözmeye başlamış Kıbrıslılar diye düşünüyorum. Baksanıza eski Lefkoşe'nin yani 1974 öncesi hatta 1964 öncesi Türk ve Rum mağazalarından oluşan alışveriş yolunu ikiye bölen duvar bile, siyasetçilerin değil Türk ve Rum esnafların işbirliğiyle çok yakında yıkılacak ve Kıbrıslılar birbirlerini daha kolay görebilecek, konuşacak, kahve içecek, anlaşacak. Türk ve Yunan halklarının deprem sonrasında içgüdüsel olarak yakınlaştıkları gibi gibi, kim bilir belki Kıbrıslılar da kendi yönetimlerini arkalarından sürüklüyor ve 40 yıllık sorunlarına kendi aralarında bir çözüm buluyorlardır.
|