|
|
Trakyalı her kadın gibi turşu kurarım
Mesafeli, soğuk görünümünün ardında aslında son derece sıcak ve kendi halinde, Trakyalı bir kadın var. "Melek" şarkısının klibinde, kucağında şirin bir bebek ve bembeyaz kedisiyle dikkat çeken Candan Erçetin, şimdi de yeni bir müzikli oyuna hazırlanıyor. "Kendimi methetmeyi beceremem ama bu proje çok beğenilecek.
Gelenekçiyim, turşumu hala kendim kuruyorum
Bu yılki açıkhava konserlerinde en fazla izleyici toplayan Candan Erçetin, şimdi ise yeni bir müzikli oyun telaşı içinde. Ama bu onun ev kadınlığını ertelemesine neden değil.
Dışarıdan bakınca mesafeli, hatta oldukça soğuk duruyor. Ama yanındayken, endişenizin yersiz olduğunu anlıyorsunuz. Belki sadece kendini ve ne istediğini bilen biri olarak tanımlayabileceğimiz Erçetin, şöhretli biri olmasına rağmen hala özel hayatından ve onu "Candan" yapan şeylerden ödün vermiyor.
* Açıkhava konserlerinde en çok izleyiciyi siz toplamışsınız, hasılatlar öyle diyor... Dinleyiciyle aranızda nasıl bir bağ var sizce? Böyle olduğunu ben de sizler gibi bir gazete haberinden öğrendim. Ben aramızdaki bağın güçlü bir bağ olduğunu ve bu gücü de karşılıklı güven ve aidiyet duygusundan aldığını düşünüyorum. Ben albüm, konser ya da gösteri, beni dinlemek isteyene ulaşacak her ne yapıyorsam yapayım, acaba bu sefer benden ne beklenir merakından çok, onların güvenini sarsma kaygısı taşıyorum. Sanırım zaman içinde karşılıklı olarak duyduğumuz güveni her buluşmamızda hak ediyor olmak, bizi en çok birbirimize bağlayan şey.
* Kim dinliyor sizi? Buna cevap vermek çok zor ama bana öyle geliyor ki, benim konserlerimi dinlemeye gelenler sabit gelirli insanlar. Maaşla çalışıyorlar ama ille de devlet memuru olmaları gerekmiyor. Benim gibi olduklarını düşünüyorum konserime gelenlerin. Ben de orta gelirli bir ailenin çocuğuyum. Ben de biliyorum Türkiye'deki maaş koşullarını. Annemden harçlık istemeyi, zor şartlarda para biriktirmeyi, bir şey aldığımda nasıl heyecanlandığımı... Samimiyet ve o sıcaklık da buradan geliyor sanırım. Ama dışarıdan edinilen kanı, beni dinleyinlerin belli bir eğitim seviyesinin üzerinde olduğu. Ben bunu söyleyemiyorum çünkü her kesimden insan var aslında. Konserlerimde anlıyorum bunu. Edith Piaf da söylüyorum, türkü de, rap de... Herkes mutlu ayrılıyor gibi geliyor bana.
* Diğer popüler sanatçıların aksine, çok az görünüyorsunuz medyada ama en çok izlenen de yine siz oluyorsunuz.... Bu bana gayet doğal geliyor. Hepimizin doğasında olan bir davranış biçimi. Her an elimizin altında olan, istediğimiz zaman gördüklerimize değil de, daha seyrek buluşabileceklerimize öncelik tanımaz mıyız? Bu kesinlikle planlanmış ve uygulanan bir strateji değil benim için... Şimdi sordunuz diye aklıma geldi.
* Sizin mesafeli bir duruşunuz var insanlara karşı. Bu sizezarar gelmemesi için özellikle korumaya çalıştığınız bir duruş biçimi mi? Hayır, asla... İnsan ilişkilerinde hiçbir zaman plan yapmadım ben. Ama galiba duruşumda bir mesafe var, ben yokmuş gibi duruyorum. Bunca yıl içinde karşıdan bakanlar genellikle aynı tespit yapıldığına göre, demek ki öyle. Ama insanların benimle tanıştıktan sonraki tepkileri de neredeyse hep aynı, "Hiç de öyle soğuk değilmişsiniz!" Bu cümleyi o kadar çok duydum ki artık alıştım.
* Bildiğim kadarıyla uzun yıllardır süren bir ilişkiniz var. Ama şimdiye dek aynı karede hiç fotoğraf vermediniz. Nasıl başarıyorsunuz bunu? Özel ilişkiler hakkında üçüncü şahıslara bilgi vermek aslında bir karakter özelliğidir. Bazıları sürekli ilişkileri hakkında detay verir, iyiler kötüler hep ortadadır. Bazılarıysa samimiyet derecesine göre bilgi verir, bazıları da içine atar... Ben içine atarak yaşayanlardanım. Tabii ki en yakınlarımdan bir iki kişi bilir ama bilmesi gerektiği kadarını. Tanınan biri olduğum için özel olarak bir şeyleri saklıyor ya da bu konuda büyük bir gayret gösteriyor değilim. Sadece yapı olarak ketumum ve şöhret olmam da bunu tabii ki değiştirmiyor.
* Çocuk sahibi olmayı istiyor musunuz? Tabii ki, yani arzu ediyorum. Ama nasıl, ne ara, ne şekilde olacak bilmiyorum.
* Kız mı, erkek mi? Kızlar hep kız çocuk istemez mi? Şöyle cicili bicili giydirelim, süsyeyelim, birlikte süslenelim...
* Bir müzikal hazırlığı içindesiniz. Çalışmalarınız nasıl gidiyor, ne zaman sahneye konacak? Öncelikle bir şeyi düzeltmek istiyorum. Buna müzikal değil, müzikli oyun diyelim. Çünkü bu tek başına müzikle devam etmiyor, içinde karşılıklı dialoglar var. Ama biz ağız alışkanlığı, hepsine "müzikal" diyoruz. Neyse, çalışmalar son sürat devam ediyor, çok keyifli. Her şey çok heyecan verici. Aralık'ın ikinci haftasından sonra sahnedeyiz.
* Peki öyküsü nedir, sizin rolünüz ne olacak? O konuda konuşmama izin yok. Daha doğrusu projenin tanıtımından sorumlu arkadaşımız bize böyle bir yasak getirdi. Çünkü çok kalabalık bir ekip ve herkes kendine göre bir şeyler anlatmaya kalkarsa, işin içinden çıkamayız. Ama Gani Müjde'nin yazdığı müthiş bir metin var, gerçekten çok hoş. Seyirci olsam bana çok eğlenceli gelirdi. Ben kendini methedebilenlerden değilim, her zaman bir korkum vardır yaptığım işe dair. Ama ekibimiz çok profesyonel, beğenileceğine inanıyorum.
İlknur Kızıltoprak
|