|
|
Türkiye'de benden daha iyi sitcom çekebilen yok
Bir döneme damgasını vuran "Olacak O Kadar" ve "Bir Demet Tiyatro"nun yönetmeni Sevgi Birsel, işi konusunda hayli iddialı. Birsel, çekinmeden konuştu.
Sinemanın taa içinden geliyor... Annesi, altı yaşındayken ikinci evliliğini ünlü yönetmen Sırrı Gültekin'le yapınca, ona da ister istemez setlerin yolu görünüyor. Tüm hayatı oyuncular, çekimler ve galalarla geçen Sevgi Birsel, alaydan yetiştiği yönetmenliği başarılı projelere imza atarak sürdürüyor. Şu anda TRT'ye yaptığı "Azize" dizisi için kamera arkasına geçen Birsel'le, yönetmenliği ve oyuncu olmayı konuştuk.
* Çocukluğunuzdan beri sinema ve sanat dünyasıyla iç içesiniz. Bize ailenizden bahseder misiniz? Altı yaşımdan beri setlerdeyim, hayatım setlerde geçti. Sırrı Gültekin (yönetmen) annemin ikinci eşiydi, onunla giderdim hep. Yönetmenliğe onun sayesinde başladım, çok özenirdim Sırrı ağabeye. Belgin Doruk yengemdi, ikinci evliliğini ağabeyim Özdemir Birsel'le yapmıştı. Salah Birsel de amcam. Onun bir kitabını dizi ya da filme çekmek istiyordum ama o hayattayken olamadı.
* "Olacak O Kadar"ı, "Bir Demet Tiyatro"yu siz yönettiniz. Size Türkiye'nin ilk sitcom yönetmeni demek yanlış olur mu? Olmaz, hatta size şöyle söyleyeyim, Türkiye'de "Bir Demet Tiyatro" gibi böyle bir sitcom daha yapılmadı ve yapılamayacaktır. Şimdiki sitcomlara bakıyorum, gerçekten bir facia. Türkiye'de benim üstüme sitcom çeken yoktur, onu da söyleyeyim. Bu konuda mütevazı değilim. O kadar kötü sitcom çekiyorlar ki, inanılır gibi değil.
* Neyi beceremiyor diğer yönetmenler? Sitcom çekmek kolay gibi görünür ama işi bilmiyorsanız sonuç felaket olur. Sitcom bir durum komedisidir, dramdan daha ağırdır aslında. Ama açınızı, ışığınızı, kamerenızı doğru düzgün yerleştirdiniz mi, rahatça çekersiniz. Biz de bir sürü kamera kullanılıyor... Bakıyorum, aynı karede 10 kişi, biri giriyor diğeri çıkıyor... Kimin ne konuştuğu anlaşılmıyor. İnanın, hiç iyi bir şey görmedim ekranlarda.
* Siz nereden öğrendiniz bu işi? Yönetmenliğe sit-comla başladım ben, tamamen tecrübe işi. Levent Kırca ve Oya benim çok yakın arkadaşımdı. Levent'in asistanlığını yapıyordum, sonra "Olacak O Kadar"ı çekmeye başladım. Dokuz yıl çalıştık. Ardından "Bir Demet Tiyatro" için teklif geldi, o da sekiz yıl sürdü. Bir de fazla titizim, çok zor beğenirim.
* Alaylı mısınız, yoksa eğitim aldınız mı? Okullu değilim, setlerde öğrendim ben bu mesleği. Ama dediğim gibi, benim hayatım sinemayla geçti. Sabah uyanırdım, kahvaltıda Ayhan Işık, Göksel Arsoy... Sonra sete giderdik. Belki kızacaklar bana ama ben bu işin okulda öğrenileceğine inanmıyorum. İnsanda böyle bir yetenek, göz varsa vardır, eğitimle olmaz. Şimdi çalıştığım asistanlar var, çocuk sadece time-code almayı biliyor devamlılık tutmuyor. "Niye?" diyorum, "Okulda öyle öğretmediler" diyor...
* Devamlılık tutmaktan kastınız, en son hangi planda kaldığınızı bir yerlere not etmek değil mi? Evet, çok basit ve temel bir şeydir. Ama nedense yapmıyorlar, ben hatırlatıyorum.
* Kadın yönetmenlerin şansı nedir Türkiye'de? Aslında kadınlara fırsat verilmediğinden değil. Erkek egemen bir toplumda yaşadığımızdan belki ama nedense, kendini bir geri çekme durumu var kadınlarda. Galiba korkuyoruz. Ben de öyleydim, daha yeni yeni kendime güvenim geldi. Şimdi kızıyorum, niye daha büyük projelere soyunmadım diye.
İlknur Kızıltoprak
|