|
|
|
|
İkizler hayatlarını çok değiştirdi
İkiz bebekleriyle yeni bir hayata başladıklarını söyleyen Eda-Metin Özülkü çiftinin, annelik ve babalık heyecanı çok yeni. Bebeğim ve Biz dergisi, henüz 45 günlük bebeklerine alışmaya çalışan Özülkü çiftinin neler yaşadığını öğrenmek üzere, Göztepe'deki evlerine konuk oldu.
Eda-Metin Özülkü çiftinin, 15 yıldır özlemle bekledikleri ikizleri dünyaya geldi. Bebeklerine Volkan ve Baran ismini veren Özülküler, şimdi iki bebekli yaşama alışmaya çalışıyor. Bakın iki küçük bebek Özülkü çiftinin hayatını nasıl değiştirmiş...
* Bebeklerle birlikte günleriniz nasıl geçiyor? Eda: Bebeklerle olan birlikteliğimiz, hem güzel hem de yoğun geçiyor. Onlarla birlikteyken ne zaman sabah ve akşam oluyor anlamıyoruz.
* Bebeklerin isimlerinin ne olacağına kim karar verdi? Eda: Bebeklerimize Volkan ve Baran ismini verdik. Volkan ismini Metin çok istiyordu, Baran da bir arkadaşımızın oğlunun ismiydi, o ismi de çok beğeniyorduk.
* Bebeklere kaç kişi bakıyor? Eda: Onlara iki yardımcıyla birlikte üç kişi bakıyoruz. Çocuk başına 1.5 kişi düşüyor. Annem sadece torunlarını sevmek için ziyarete geliyor.
* Bebek bakımıyla ilgili bilginiz var mıydı? Eda: Hiçbir bilgim yoktu. Ama pıt diye de yapılıyor. Aslında, o kadar da büyütülecek gibi değil. Ama hakikaten lohusalık dönemi zor bir dönem, insanın sabrı olmuyor. Ruh haliniz, kilonuz ve hayatınız tamamen 360 derece değişiyor. Bu gerçekten hem insanı hem de iş yaşantısını etkiliyor.
* Doğumdan sonra bebeklerinizi kucağınıza aldığınız anki duygularınızı anlatır mısınız? Eda: O an hiç gözümün önünden gitmiyor. Odanın çok kalabalık olduğunu hatırlıyorum. Anestezinin etkisinden yeni uyanıyordum ve yarı baygınken bebeklerimi getirdiler. Miniciktiler ve mavi bir kıyafet giydirdikleri için onları şirinlere benzettim. Onları gördüğüm anda ağlamaya başladım. Metin: Ben bebekleri ilk olarak ameliyathaneden çıkarken gördüm. Daha sonra Eda'yla birlikte gördük. Az kalsın baygınlık geçiriyordum. Bebekleri kucağıma almadım, çünkü onları kucağımda tutamazdım.
* Bu yoğunlukta onlarla vakit geçirebilme imkanı bulabiliyor musunuz? Metin: Onları doya doya sevemiyorum ve buna da isyan ediyorum. Günlerce evden çıkmadan onlarla vakit geçirmek istiyorum, ancak böyle bir imkanım olmuyor.
* Şu anda iki erkek çocuk sahibisiniz, duygularınız neler? Eda: Büyük bir sorumluluk hissediyorum. Hayatım 'milattan önce' ve 'milattan sonra' diye ikiye ayrıldı sanki. Şimdi ikinci döneme girdim. Metin: Biri kız biri erkek olsun diye düşünüyorduk ama şimdi çok mutluyuz.
* 40 yaşından sonra çocuk sahibi olmak avantaj mı yoksa dezavantaj mı? Metin: Bütün avantajları da dezavantajları da insanlar kendileri yaratır. Biz hep bu durumun avantajlı yönlerini görmeye çalışacağız, başka çaremiz yok. Bu avantajlar neler mi? Tabii ki olgun olmamız. Biz evlendiğimizde hem ekonomik açıdan hem de ilişkimiz açısından çok zor günler geçirdik. Belki o zaman çocuk sahibi olsaydık, şu anda evliliğimiz yürümüyor bile olabilirdi. Çalışarak ve 750 tane beste yaparak, kendimizi hem sosyal açıdan hem de ekonomik açıdan geliştirerek o süreci atlattık. Şu anda çocuk sahibi olmaktan kendi açımdan çok memnunum.
* Siz nasıl anne-baba olursunuz? Daha korumacı mı, yoksa çocuklarınızı rahat mı bırakırsınız? Eda: Çocuklarımız rahat, sosyal ve dışa dönük olsunlar istiyorum. Ama her şeylerini bizlerle paylaşsınlar ve yalan söylemesinler. En büyük kötülük o zaten. Yalan söylemelerini engellemek için onları özgür bırakmak zorundasınız. Ne kadar çok baskı yaparsanız, çocuklar o kadar çok yalana ve yanlışa itiliyorlar. Arkadaş seçmeyi de iyi öğrenmeleri lazım.
* Bebekler doğduktan sonra ilişkiniz nasıl bir boyut kazandı? Eda: Aslında çok güzel ve büyük bir paylaşım yaşıyoruz. Bazen düşünüyorum da inanılması güç gibi geliyor. Üniversitede aşık olduk, evlendik ve şimdi ikimizden birer parça dünyaya geldi. Bu duyguyu paylaşmak çok güzel. Hayatımızı artık onlarla birlikte geçireceğimiz gerçeğini yavaş yavaş kabulleneceğiz.
* Artık kendinize vakit ayırabilecek misiniz? Eda: Ruh sağlığım açısından kendime vakit ayırmak zorundayım. Benim ruh sağlığım ne kadar iyi olursa, çocuklarıma vereceğim elektrik de o kadar sağlıklı olur. Eğer ben kendimi onlar için her şeyden soyutlarsam, bir zaman sonra onların yüzünden hiçbir şey yapamaz hale gelebilirim. Bunu hiçbir anneye, özellikle de çalışan annelere tavsiye etmiyorum.
|
|
|
|
|
|
|
|
|