|
|
Diyetisyenler para için sağlığımızla mı oynuyor acaba...
Dünyada zayıflama diyeti yapanların yüzde doksan beşi verdiği kiloları geri almaktadır. Diyetleri bırak, acıkıp acıkmadığına bak... Canının çektiğini tıkın amaaa doyunca bırak... Ben demedim, o dedi. Yani Dr. Ozan Tunçer... Bir yanım inanmak ister, diğer yanım "Olmaz öyle saçmalık" der. Bizzat kendim ve çevremdeki üç bin beş yüz elli kişi diyetzedeyiz. Kiloları verince doktor verdirdi, kiloları alınca biz aldık oluyor. Amaan Ayşe, tutsan gırtlağını Demet Şener seni kıskanacak. Ne o öyle tam diyetin orta yerinde krizlere girmeler, aşermeler, baygınlık geçirmeler, gece yarısı buzdolabını süpürmeler... Bütün kabahat iradesizliğimde işte. Sadece ben mi? Ablam, en yakın arkadaşlarım, gündelikçi Fatma Abla, babam, Ankara'dan Hale, Jale, Lale, Bakırköy'den tüm mahalle... Cümlemiz mütemadiyen diyetteyiz, önce kilo verip sonra yeniden şişmekteyiz. Doktorun lafını dinlemeyen, kaçamaklar yapan iradesizleriz... Mi acaba? Tüm bu yazının sebebi kişi Dr. Ozan Tunçer'le Suadiye'deki evinde konuştuk. Diyetsiz zayıflamak gerçekten mümkün mü? Ozan Tunçer bildiğimiz tüm zayıflama diyetlerinin er geç şişmanlatacağını savunuyor. Asıl olan insanın ağırlık dengeleme yeteneğiymiş. Yani acıktığınız zaman yemeli, doyana kadar yemeli. Doyduğunuz anda yemeği bırakmalıymışız. Ha o gün fazla kaçırsanız bile, bir dahaki acıkmanızı beklerseniz sorun yokmuş. Bu kadar basit. Üç kaşık yoğurt, beş kaşık bezelye durumları yok! Takdir edersiniz ki, "Çok pardon da Ozan Bey, acıktım börek yedim diyelim, börek şişmanlatmıyor mu yani?" sorusunu çakıyorum. Kendinden emin, cevap veriyor "Eğer böreği enerji ihtiyacınızdan fazla yerseniz şişmanlarsınız. Ancak enerji ihtiyacınızdan fazla light yoğurt yerseniz de şişmanlarsınız..." "Peki enerji ihtiyacımın dolduğunu nasıl bileceğim ki? Arkadaşlarla sofra başına kurulmuşum bir yandan sohbet, bir yandan leziz mamalar. Kim anlar doyduğunu..." Bu noktadaki cevabı daha da ilginç; yıllarca önümüze konan listelere uymak adına doyma hissimizi unutmuşuz. Çünkü hep yarı aç kalkmışız sofradan. Hal böyleyken de aklımız devamlı yemekte kalmış. Diyeti bırakmak, önüne ne gelirse tıkınmakla eş değer olmuş... Valla da doğru! "Ne zaman diyete başlayacak olsam, canım olur olmaz yiyecekleri çeker" diye sızlanıyorum. "Eğer siz enerji ihtiyacınızı reddedecek şekilde bilinçli olarak beslenmenizi değiştirme kararı alırsanız organizma kendisine dayatılan açlığı kabul etmez, kıtlığa karşı savunma programını devreye sokar. Biz zannediyoruz ki, beslenmeyle ilgili tüm kararlar bizde. Ama bir şey direncimizi kırıyor, kararlarımızı unutturuyor. İncelenmesi gereken de bu." Peki bu adamın karşısında koca bir sektör var, onlardan bu açıklamalara cevap gelmiyor mu? Gelmiyor! Yahu bu adam isim veriyor Osman Müftüoğlu, Ender Saraç şu şu şu yanlışları yapıyor diyor, belgelerle geliyor... Karşı taraftan nasıl ses çıkmaz anlamıyorum. Tunçer çok dolmuş; "Sıkıysa bir tanesi yalan yanlış konuştuğumu söylesin. Ertesi gün şarlatan diyetleriyle, saçmalıklarıyla onları afişe ederim. Dolayısıyla hiçbiri kendini ortaya sürmek istemiyor. Çünkü ortaya çıkmadıkları sürece para kazanmaya devam edecekler" diyor. Hay Allah arada kalmak da budur! Ozan Tunçer'in safına kaymamak zor. Bir tarafta da yıllarca beynimize kazınmış bilgiler durmakta. Ama ben deneyimlediğimi, çevremdeki insanların bitmek tükenmek bitmeyen kilo problemlerini bilirim. Yazık bize! Tepişe tepişe bir hal olmuş, deneme tahtasına dönmüşken, "Bir de buradan yakalım" bari. En azından bu sefer ölçme, biçme, açlık krizleri geçirme, sosyal hayatı rezil etme, yay gibi gerilme durumları yok... Sadece bedenimizi dinlemeyi bileceğiz, o kadar!
|