|
|
|
|
|
|
SABAH'ta söz okurun
Dünyanın en etkili gazetelerinde olduğu gibi artık SABAH'ın da bir Ombudsman"ı var. Saygın gazeteci Yavuz Baydar SABAH'ın bağımsız Okur Temsilcisi oldu.
Sesiniz, rehberimiz
SABAH'ta gördüğünüz hataları bundan böyle açıkça bildirin. Gazeteniz hesap vermeye hazır.
Gazeteniz bugünden itibaren, sizinle birlikte, yepyeni ufuklara doğru yelken açıyor. "Sizinle birlikte" dedim. Sebebi şu: Bundan böyle, o yolculukta SABAH gemisinin mürettebatı arasında siz de olacaksınız. Geminin rotasında, doğru yolu izlemesinde her biriniz tek tek söz sahibi olacak. Bugünden itibaren, şu anda okumakta olduğunuz bu köşeyle birlikte, artık bir temsilciniz var bu gazete içinde. Bünyesine bağımsız bir Okur Temsilcisi ("ombudsman") katma kararını veren SABAH, böylece dünyanın en saygın, en etkili gazetelerinin oluşturduğu aileye de katılmış oluyor.
ELEŞTİRİN, HESAP SORUN Nedir Okur Temsilciliği? Size ne getirir? Gazeteye ne katkısı, faydası olur? Eminim sadık birer SABAH okuru olarak, gazetenizi ne kadar beğenseniz, onu okumakla ne kadar gurur duysanız da, bazı şeylere takılıyor, tepki gösteriyor, kızıyorsunuz. Bazen bir başlığın ifade tarzı, yaygın tabirle, "maksadını aşıyor". Bazen bir haberde, en olmadık biçimde bir bilgi hatasına rastlıyorsunuz. Türkçe kullanımındaki bir özensizlik, size, "yahu, yakıştı mı şimdi bu benim sevgili gazeteme?" dedirtiyor. Kimi zaman, birinci sayfadaki o hassas haber türü dengesine tepeniz atabiliyor; mesela "gene bir yığın magazin haberi" veya "fazla siyasete boğulmuşuz" diye söyleniyorsunuz. Veya filanca baskı nedeniyle eliniz yüzünüz üstünüz başınız boyanınca tepenizin tası atıyor. Bütün bu tepkileri göstermeye yerden göğe kadar hakkınız olmalı. Çünkü siz bu gazetenin devamlı okurusunuz. Bir bakıma, bu gazetenin sahibi sayılırsınız. Böyle bir ilişki olmasa neden tepki göstereceksiniz ki? Aldırmazsınız, olur biter. Kaldı ki... Sizlerle ilişkimizde biz gazetecilerin birtakım taahhütleri var. Demişiz ki, diyoruz ki: "Biz SABAH çalışanları olarak, mesleğimizin temel yayın ilkelerine koşulsuz uyacağız. Öncelikle size doğru haber vereceğiz, hiçbir haberi doğru dürüst işlemeden ve taraflarına kulak vermeden sizlere sunmayacağız. Esas olan, sizin, bilgiyi en katıksız, en anlaşılır haliyle bu gazetede bulmanızdır. Bunun için dürüstlükten taviz vermeyecek, sağlıklı işleyen demokratik bir toplum için sizlerin ve kendimizin haklarını sonuna kadar gözeteceğiz." Bunlara bir taahhüt daha ekliyoruz şimdi. Diyoruz ki: "Yanlışımız, eksiğimiz, hatamız varsa çekinmeyin, yüzümüze vurun. Size karşı hesap vermeye hazırız. Eğer yüksek standartlarımızı şu veya bu haberde, genel olarak da içerikte tutturamadıysak, sizlerden özür dilemeye, aynı hataları bir daha tekrarlamamaya hazırız." Okur Temsilciliği işte bunun için kuruldu. Benim de sizlere taahhüdüm şu: "Gazetede gördüğünüz her hatayı, eksikliği, tartışmalı haberi, veya bunların ortaya çıkardığı soruları, SABAH'ın icraatıyla ilgili merak ettiğiniz konuları bana iletin. Her sözünüz, her sorunuz, her öneriniz, başta genel yayın yönetmeni ve yazıişleri olmak üzere gazetenin ilgili her birimine ve çalışanına iletilecek. Boşluğa konuşmayacaksınız. Cevabını şu veya bu şekilde mutlaka alacaksınız." Kısacası, bu gazetenin kararlarında da bir bakıma söz sahibi olacaksınız. Bundan emin olun. Ama benim de siz SABAH okurlarından bir beklentim var: Yazacağınız veya ileteceğiniz eleştirilerde duygusal değil, mantıklı olmaya gayret edin. Bir hata sizi öfkelendirse de bunu bana makul ve somut bir dille iletin. Yanlışları yüzünden gazeteyi mahkum etmeyin, sorumlu olarak gördüklerinizi aşağılamayın, onlara hakaret etmeyin. Uygarlık ülküsüne sahip bir gazetenin okurlarına uygarca eleştiri yakışır. Dünyada pek çok ülkede - SABAH gibi - geniş kitlelere ulaşan pek çok etkili ve saygın gazetenin okurları bunu yapıyor yıllardır. İngiltere'de The Guardian, Observer... Fransa'da Le Monde... Japonya'da (12 milyon tirajlı) Yomiuri Shimbun... ABD'de New York Times, Boston Globe, Washington Post, Los Angeles Times, Chicago Tribune... İspanya'da El Pais... Brezilya'da beş milyon tirajlı Folha de Sao Paulo... İsveç'te Dagens Nyheter... Danimarka'da Politiken... İsrail'de Maariv... Ve diğerleri.
GAZETECİYİM, DÜRÜSTÜM Hepsinin de, SABAH gibi, günlük kavgası aynı: Okurlara doğru ve dengeli haberi dürüstçe, olabilecek en süratli ve ayrıntılı biçimde sunmak. Hataları en aza indirmek. Bir gazetenin okurla ilişkisinin asıl sermayesi olan "güveni" sarsmamak. Şunu unutmayın: Hatasız gazete yok. Kusursuz, sıfır hatalı bir gazete, daha hiçbir yerde çıkmadı. Önemli olan... Hataları kabullenmek... Ve onları sıfıra yakın hale getirmek... Ayrıca, şunu da bilmelisiniz ki, SABAH'ı olağanüstü çalışkan, titiz, dürüst, halka saygılı bir ekip hazırlıyor. Bu ekip her gün mesleğin o stres üreten çarkına girip girip ve çıkıyor. Size onların dünyasını, mesleki icraatlarını da anlatacağım. İnanın, kuracağımız bu diyalog, SABAH'a güveninizi daha da pekiştirecek. Sevgili SABAH okurları.. Bugünden tezi yok, gazetenin gönüllü düzeltmenleri arasına katılın! Eleştiri ve şikâyetlerinizi bana telefonla, e-mail veya faks yoluyla iletebilirsiniz. Yolumuz açık olsun!
Yavuz BAYDAR
|
|
|
|
|
|
|
|
|