Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Andrew Vorkink, AB süreciyle birlikte Türkiye'ye ilginin artacağını ve geç kalınan özelleştirme uygulamalarının da hızlanacağını söyledi.
Hükümet, tüm enerjisiyle Avrupa Birliği'nden tam üyelik için müzakere tarihi almayı hedeflerken, ekonomi de sessiz ve derinden gündemi ile yol almaya devam ediyor. Geçtiğimiz haftaya damgasını vuran iki kritik konu, görünür gelecek açısından belirleyici motifler taşıyordu. İlki, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un "Basın Bilgilendirme Brifingi"nde gizliydi. Başbuğ Paşa, AB ve Irak ekseninde yaşanabilecek olası dış şoklara ustaca değindi. Kerkük'e müdahale planı söylentilerini yalanladı. "Çatışma değil, diplomasi" tercihini ortaya koydu. Ama Türkiye'nin, yakın bölgesine kayıtsız kalmayacağının altını çizmeyi ihmal etmedi. Ardından, AB ile pazarlık aşamasında sıkça konuşulacak bir alana girdi. Brüksel'in, "Asker, sisteme gayri resmi yollardan müdahale edebiliyor" yorumuna karşı, "Doğru şeyleri, doğru yerde, doğru zamanda ve objektif biçimde söylerseniz sorun olmaz" diyerek net bir tavır sergiledi.
HEDEFİ TUTTURURSUNUZ Bir diğer hassas konu ise "enflasyonun ekim ayındaki başkaldırısı" idi. Daha önce Türkiye deneyimi bulunan, kısa sürede ekonomik ve siyasi gündeme hakim olan Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Andrew Vorkink'le ufuk turu attık. "Her şeye müdahil olan dayatmacı yabancı" imajını kırmayı başaran bay Vorkink, "Artık daha olgun bir ekonominiz var" dedi ve samimi görüşlerini bizimle paylaştı... Enflasyonun beklentilerin üzerinde çıkmasından kaygılanmayan Vorkink, şu mesajı verdi: "Enflasyonla mücadelede yüksek bir performans sergilendi. Son aylardaki gelişmeler nedeniyle hedeflerde sapma olacağını düşünmüyorum. Hükümet yıl sonu hedeflerini tutturacaktır."
TÜRKİYE TESTTEN GEÇTİ Vorkink, Türkiye'yi "İyi izlenmesi gereken ülke" olarak tanımladı. Buna rağmen umut vaat eden sözler de söyledi: "2004 yılı, ekonomik programın birçok defa test edildiği ilginç bir yıldı. ABD Merkez Bankası'nın faiz artırım kararı sonrasında bir sınav verildi. Program, bir ay önce de politik olarak test edildi. Bütün bu olaylarda programın dış şoklara karşı esnek ve dayanıklı olduğunu gördük. Türk bonoları iyi talep görüyor. Hükümet de risklere dikkat ediyor. Yapılan düzenlemeler beni iyimser kılıyor." "17 Aralık'tan sonra doğrudan yabancı sermaye girişinde hemen ciddi artış ummuyorum" diyen Vorkink, şu değerlendirmeyi yaptı: "Diğer ülke örneklerinden de görülmüştür ki yabancı sermaye girişi müzakere sürecinde ve giderek yerleşen güven ortamında artacaktır. Yabancı yatırımcı ya ticaret ya da emlak yoluyla geliyor. Emlak yatırımı da kötü bir şey değil. Daha fazla inşaat ve istihdam demek. Ayrıca, AB standartlarını yakalamak için enerji, telekom gibi önemli özelleştirmelerin tamamlanması gerekiyor. AB süreciyle birlikte Türkiye daha fazla tercih edilecek. Bu da özelleştirmelere itici güç olacak."