AB Genişleme Bölümü Uzmanı Kirsty Hughes, Türkiye'ye müzakere tüyoları verirken, "AB bürokratları müzakere sürecinde patronluk taslamayı sever. Sinirleriniz çok sağlam olmalı" dedi.
Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) yolculuğundaki geri sayım süreci başlarken, gözler 17 Aralık'ta yapılacak liderler zirvesine çevrildi. Kritik tarihe sayılı günler kala "Türkiye'de müzakereci kim olmalı?" tartışmaları yapılıyor. Avrupa Siyasal Araştırmalar Merkezi AB Genişlemesi Bölümü Uzmanı Kirsty Hughes, müzakere sürecinin çok çetin geçeceğinin sinyallerini vererek, "Türkiye'nin sinirleri çok sağlam olmalı" uyarısında bulundu. London School of Economics'de de misafir öğretim üyesi olarak ders veren Hughes'in, başta Financial Times olmak üzere çeşitli yabancı basın organlarında Türkiye'nin üyeliğini destekler içerikte yazıları yayımlandı. 17 Aralık öncesi Kirsty Hughes, Türkiye'nin izlemesi gereken yol haritasını Sabah'a anlattı:
TÜRKİYE NE YAPMALI? * Sizce müzakereler başlar mı? İlerleme raporu açıklanınca birçok diplomatla temasım oldu. Herkes çok olumlu. Liderlerin hepsi Türkiye'nin Avrupa'nın bir parçası olduğunda hemfikir. Ancak unutmamanız gereken şu; yaşanan tartışmalar Türkiye ile ilgili olmaktan çok AB ile ilgili. Fransa ve İngiltere'nin AB'nin geleceği konusundaki fikirleri farklı. Bu nedenle her yeni üyenin kabul süreci bu farklı fikirlerin çarpışmasına dönüyor.
* Fransa, Türkiye'nin üyeliğine karşı mı? Hayır değil. AB liderliği kavgasında sizi kullanıyor sadece. AB Anayasası da bu kavgadaki enstrümanlardan biri. Aslında Anayasa ile ilgili tartışmaların tam da sizin müzakerelere başlayacağınız tarihe denk gelmesi büyük şanssızlık. Fransa, Türkiye karşıtlarının Anayasa için yapılacak referandumu olumsuz etkilemesinden korkuyor. Cumhurbaşkanı Jacques Chirac bu nedenle müzakerelere başlama tarihi olarak 2005'in sonu veya 2006 başını önerebilir.
* Üyelik sürecinde Türkiye'ye haksızlık yapılıyor mu? Aslında hem evet hem hayır. Fransızlar'ın Türkiye nüfusunun büyüklüğünden korktuğu doğru. Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'nin kendileri kadar oya sahip olması onları endişelendiriyor. Ancak AB de dinamik bir kurum. Yaşayarak öğreniyor. Daha önce üye olmayanlara yapılmayanlar size yapılıyor diye bu çifte standart olarak görülmemeli. Geçmişte hata yapıldığını gördükleri için süreçleri değiştirmek istemeleri normal.
* Müzakereler başlayınca Türkiye'yi neler bekliyor? Aslında müzakereler çok daha çetin olacak. Sinirleriniz çok sağlam olmalı. AB bürokratları size patronluk taslayacaklar. Böyle davranmayı çok severler. Bunlara hazırlıklı olun. Televizyonda azınlık raporu açıklanırken, raporu kapıp yırtan kişiyi gördüm. Bu tip açıklamalar daha çok olacak. Adı üstünde bu bir müzakere. Taraflar karşılıklı olarak kendi istediklerini kabul ettirmeye çalışacak. Bu nedenle müzakere masasında çok güçlü ve donanımlı olmalısınız.
* AB'den ekonomik beklentilerimiz çok fazla... Bence an önemlisi yabancı yatırımcılar. Ankara'da IMF bürokratlarıyla görüşünce, 'Her geçen gün yabancı yatırımcı sayısının artıyor' dediler. AB siyasetin önünde çıpa olunca ekonomi rahatlayacak. Çok da AB mali yardımına ihtiyacınız kalmayacak.