| |
|
|
İşyerinde inanç
New York Times gazetesinin pazar dergisinde ilginç bir inceleme var. İşyeriyle inanç ilişkisini konu ediniyor. ABD'deki kimi işyerlerinde dini inançlar ön plana çıkmaya başlamış. Diyelim ki dindar bir çift evini satacak. Yine kendileri gibi dindar bir emlakçıya gidiyorlar. Sonra ne mi oluyor? Yasal açıdan gerekli evrak vs. imzalanıyor ama bunlara ek olarak çift ve emlakçı "İnşallah ev uygun fiyata satılır" diye dua ediyorlar. Tabii başka örnekler de var. Mesela milyonlarca doları olan birisi; Hıristiyan değerlerini öne çıkaran ama biraz daha az faiz veren bir bankayı, diğerlerine tercih edebiliyor.
*** İlk bakışta bu yönelim garip gelebilir. Ancak bir benzeri yurdumuzda da olmadı mı? Al Baraka Türk ve Faisal Finans gibi kuruluşlar, "Bizde faiz yok, kâr ortaklığı var" diyerek; muhafazakâr, dindar kesimlerin yastık altında duran dolarlarının ortaya çıkmasını sağlamadı mı? Müşteriyle şirket ya da bir çalışanla yaptığı iş arasında çok çeşitli ilişkiler kurulabilir. Önemli olan işin kendine has mantığına aykırı davranmamaktır. Yani: Müşteriyi kandırmamak ya da bir işi doğru biçimde yerine getirmek. Hatırlıyorum: Yukarıda sözünü ettiğim şirketler Türkiye'de faaliyete başladığında kimi dini cemaat ve tarikatların çiftliği haline gelmişti. "Bizdendir, dini bütündür" diye işin ehli olmayan kişilere de görev verdiler. Sonuçta liyakat-sadakat çatışması başladı. Yani işi bildiği için orada olanlarla, dindarlıktan öteye bir özelliği, bir becerisi olmayanlar kapıştı. Elbette kazanan liyakat oldu. Çünkü aksi halde şirket topu atacaktı. Özetle: İnanç, bir kişinin ahlaklı, temiz, düzenli çalışmasına yol açabilir. Tabii işi bilmek şartıyla!
|