|
|
|
|
|
|
Sihirli İğnelerle şifa buluyorlar
Akupunktur artık hayvanlara da uygulanıyor. Deri problemlerinden sinir sistemi hastalıklarına, kireçlenmeden bel fıtığına kadar pek çok hastalık Uzakdoğu'nun bu binlerce yıllık alternatif tıp yöntemiyle tedavi edilebiliyor.
Çin'de Pekin Veterinerlik Fakültesi'nde hayvanlara özel akupunktur tedavisini öğrenen Yrd. Doç. Dr. Güçlü Gülanber, Türkiye'de de evcil hayvanlara bu yöntemi uygulamaya başladı. Gülanber, akupunkturun hayvanlarda çok başarılı sonuçlar doğurduğunu söylüyor.
Nerelerde kullanılıyor? * Yalancı gebelik, yumurtalık kistleri, adet düzensizlikleri, tekrarlayan düşükler, çiftleşememe...
* Kedi ve köpeklerdeki astım ve alerjik bronşit problemleri...
* Bağışıklık sisteminin desteklenmesi gereken durumlar...
*** Akupunktur şimdi de hayvanlar aleminde
Türkiye'de akupunkturu uygulayan tek veteriner hekim olan Yrd. Doç. Dr. Güçlü Gülanber, bu yöntemin hayvanlarda çok iyi sonuçları olduğunu, hatta pek çok hayvanın ameliyattan dahi kurtulduğunu söylüyor.
Uzakdoğu'nun 5 bin yıllık alternatif tıp yöntemlerinden biri olan akupunkturun sadece insanların tedavisinde kullanıldığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü kedi köpek gibi evcil hayvanlardan atlara, hatta kertenkelelere kadar pek çok hayvanın tedavisinde de veteriner hekimler tarafından bu yöntem uygulanıyor. Eklem rahatsızlıkları, deri döküntüleri, sinirsel bozukluklar, sindirim sistemi sorunları yaşayan hayvanlar iğnelerden şifa buluyor. Akupunkturun veterinerlikte kullanımı dünyada da çok yaygın. Türkiye'de bu tekniği klinik anlamda kullanan tek bir veteriner hekim bulunuyor. Yrd. Doç. Dr. Güçlü Gülanber, 1990 yılında İ.Ü. Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı'nda doktora tezi olarak bu konuyu seçmiş. Önce insanlara uygulanan akupunkturu öğrenen Gülanber, ardından Çin'de Pekin Veteriner Fakültesi'nde veteriner akupunkturu eğitimi almış. Bu konudaki doktora tezini 1994 yılında bitiren Gülanber, halen Etiler'deki kliniğinde evcil hayvanları akupunkturla tedavi ediyor. "Akupunktur vücuttaki özel noktalara iğnelerin batırılarak sinirlerin uyarılmasıyla yapılır. Her derde deva değil ama ilaçlı tedavi ile cerrahi müdahale arasında bir köprü gibidir" diyen Yrd. Doç. Dr. Gülanber, bu yöntemi uygulayacak hekimin mutlaka eğitim alması gerektiğini vurguluyor. Tedavi sürelerinin ise, tedavi edilen hastalığa ve kullanılan akupunktur yöntemine göre 10 saniye ile 30 dakika arasında değiştiğini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Gülanber: "Akupunktur noktalarını uyarmak için elektrik, lazer, iğne, çeşitli solüsyonların enjeksiyonu ve ısı gibi yöntemlerden yararlanılır. Hasta genellikle ilk 4- 6 haftalık süre için haftada bir ya da iki kez tedaviye çağrılır. Sonra bu süre aralığı bir aya kadar uzar." Bugüne kadar pek çok hayvanı akupunkturla tedavi eden Yrd. Doç. Dr. Güçlü Gülanber'in hastalarından 1 buçuk yaşındaki kangal cinsi Hopi, 1 yıldır G&G Academia Hayvan Hastanesi'nde akupuktur tedavisi görüyor. Doğumdan gelen kalça çıkığı rahatsızlığı olan Hopi'nin sahibi Feride Cansever, hayvanın 4 aylıkken topallaması ve çarpık basması üzerine yapılan tetkiklerde hastalığının ortaya çıktığını söylüyor: "Akupunkturun çok faydasını gördük. Ağrıları azaldı. Normal yaşamını sürdürebiliyor. Seans sırasında hiçbir tepki vermiyor. O da bunun kendisi için faydalı olduğunun farkında. Kendi sakatlığını da biliyor zaten. Bu hastalığın ilerlemiş safhalarında olan hayvanları da gördüm, felçli gibi oluyorlar. Onun rahatladığını görmek bizi mutlu ediyor." Hopi'nin akupunktur seansı sırasında kalçasına batırılan iğnelere hiçbir tepki vermemesi aksine son derece uysal durması biraz şaşırtıcı geliyor bize... Gülanber bu durumun bütün hayvanlar için geçerli olduğunu söylüyor: "Çok hassas alanlarda iğnenin deriyi geçmesi sırasında çok kısa bir süreli bir acı hissedilebilir. Ancak iğne batırıldıktan sonra hasta gevşer ve tedavi boyunca yarı uyur bir durumda kalır. Akupunktur sırasında morfin benzeri bir madde salgılanıyor, bu vücudun kendi ağrı kesicisi. O nedenle sakinleşme, yarı uyku hali kedide de köpekte de söz konusu." Yrd. Doç. Dr. Gülanber, Hopi gibi büyük ırk köpeklerde kalça dispilazisi (çıkığı) rahatsızlığının sık görüldüğünü ve bu nedenle iri köpeklerde 3- 3 buçuk aylıkken "Penhip" adı verilen bir röntgen çekilmesi gerektiğini söylüyor: "Böylelikle erken teşhis yapıyoruz. Hopi'nin şikayetiyle birlikte bize gelmesi söz konusu. Bazı köpeklerde hiç belirti olmazken bunu erken teşhisle yakalayabiliyorsunuz. İlerlememesi için operasyon da yapılabiliyor. Ancak bunlar maliyeti çok yüksek, hem de ameliyat sonrasında 3-4 ay hareketsiz kalmanız gerekiyor. Hopi'nin sorununu akupunkturla çözüyoruz."
Neslihan Tunç
|
|
|
|
|
|
|
|
|