| |
|
|
Sabah Spor'un kaçırdığı fırsat..
Pazartesi sabahı, benim elime gelen Sabah, geri kalan bütün gazetelerden, hatta Sabah'ın son baskılarından farklıydı. Hemen tüm gazeteler, Beşiktaş Yönetiminin altı saatlik toplantısının sonunda, Del Bosque'nin ipinin çekildiğini ve Ziya Doğan'a teklif gittiğini yazarken, sadece Sabah'ta Cenk Atılgan "Beşiktaş suçluyu buldu.. Medya" başlığı ile çok farklı bir habere imza atmıştı. Bosque devam edecekti. Haber iki açıdan irkiltti beni.. Beşiktaş Basın Sözcüsü Reha Muhtar Sabah yazarı iken, Sabah herkesin ulaştığı bir haberi nasıl atlardı?. Nasıl yanlış haber verirdi?.. İkincisi, haberin üslubu gazeteciliğin ilk, ama, temel kuralına ihanet ediyordu. Cenk, bu farklı haberini, kendine has, hatta alay eden yorumları ile bitiyordu. Haber imzayı atan muhabirin değil, gazetenindir. Haber, gazetenin kimliğini belirler. Haber muhabirin meşrebine göre değil, sadece ve sadece gerçeğe, saf gerçeğe dayanarak yazılır. Haberde yorum yapanlar, gazetenin her muhabirin kafasına göre farklı haber yazabildiği şüphesini verirler, gazeteye gölge düşürür, gazeteciliğe ihanet ederler. Gazeteye geldim. Benim eve gelen gazetedeki haber değişmiş.. Sabah da ötekilerin dümen suyuna girmiş.. Bosque tamam.. Yenisi aranıyor.. Sabah, herkesin birgün evvel verdiği Ziya Doğan haberini Salı günü manşetine çekti.. Çarşamba sabahı ise Reha Muhtar, Cenk Atılgan'ın, çok kötü yazılmış da olsa tek farklı haberini basın toplantısında aynen okudu.. "Beşiktaş Bosque ile devam edecekti. Ziya Doğan söz konusu değildi.. Teklif bile yapılmamıştı. Yığınla ismi ortaya atan medyanın amacı Beşiktaş'ı yıpratmak ve karıştırmaktı.." Sabahspor kötü yazılmış doğru haberinin arkasında duramamış, Perşembe sabahı "İşte Sabah farkı" manşeti ile çıkma şansını kaçırmıştı.
|