| |
|
|
Üzülmedim ama kızdım
Ben diğer birçok alanda olduğu gibi futbolda da şöyle düşünürüm: Sen sistemini kur... Gerekeni uygula... Doğru adamlar, doğru yerlerde oynasın... Ellerinden geleni yapsınlar... Yenilirsen canın sağolsun. İşte bu yüzden F.Bahçe'nin Manchester United'a farklı yenilmesine fazla üzülmedim. Ama çok kızdım. Kime? Elbette Daum'a! Hatırlayın... Hem burada, hem de Sabah'ın spor sayfalarında tartışmıştık: Alex ve Van Hooijdonk birlikte oynar mı? Ben 'oynamazlar' dedim. Niyesini de söyledim: Alex koşmuyor, Hollandalı da tüm özverisine rağmen yaşlı; çok top kaybediyor. Dolayısıyla Kanarya mücadelede bir buçuk kişi eksik kalıyor. Bu fikri öne sürerken kriterimiz takımdan en üst performansı alabilmekti. Yoksa elbette dünyadaki tüm futbolcular yan yana oynar. Türkiye liginde idare eden bu ikili, at gibi koşan İngilizler karşısında yetersiz kaldı işte. Üstelik Hooijdonk sakat sakat oynadı. Hadi yaptın bir hata, maça onunla başladın, daha sonra değiştirsene! Kızdığım bir başka nokta da şu: Alex henüz ortada yokken... Geçen sezon, örneğin ikinci yarıdaki BJK maçında, Hooijdonk'u geriye doğru çekip, bir yandan orta sahayı güçlendirirken, öte yandan da hızlı oyuncularınla karşılaşmayı rahat rahat kazanmışsın. Benzeri bir yaklaşımı Sparta Prag karşısında uygulayıp rakibine çok az pozisyon vermişsin. Bu ve başka örnekler ortadayken... Niye kalkıp sanki karşındaki ikinci sınıf bir Türk takımıymış gibi Old Trafford'a çıkıyorsun? Deli misin, divane misin, nesin?
|