|
|
Dünyada 10 bin 'uzaylı!'
Qapla'. tlhIngan Hol Dajatlh'a. tlhIHvaD nughmaj vIDel'e' yIchaw'. 'u'naQDaq tlhIngan wo'HoSghaj law' Hoch HoSghaj puS. peqIm: maH neH maparHa''eghlaw! maSuvtaH'ej maSoptaH'ej macharghtaH'e' wIparHa'!.
Haberimizin spotunu görüp, vahim bir dizgi hatası yaptığımızı düşünebilirsiniz. Ama hiç bir hata yok. Sadece, dünya üzerinde sadece birkaç bin kişinin kullandığı bir dille, 'Klingonca' ile merhaba demek istedik. Bunun, UNESCO'nun koruma altına aldığı ve Discovery Chanel'dan aşina olduğumuz kaybolmaya yüz tutmuş dillerden olduğunu düşünebilirsiniz. Ama tam tersi, Klingonca her geçen gün yayılan bir lisan. Örneğin Almanya'nın uluslararası haber ağı 'Deutsche Welle' (DW) bile yayın yaptığı 30 dil dışında bir de Klingonca sunuyor haberlerini. Peki, bu dil hangi milletin? Kaynağı neresi?
Doğruyu söylemek gerekirse dünyadan birkaç milyon ışık yılı uzakta, galaksimizin tam öbür ucunda 'konuşuluyor' Klingonca. Kaynağını ise, Türkiye'de çok iyi tanınan kült bilimkurgu dizisi Star Trek'te (Uzay Yolu) arz - ı endam eden bir millet oluşturuyor. Savaşçı, hatta barbar bir kavim onlar. Hatta Star Trek'in yaratıcısı Gene Rodenberry'nin bu milleti yaratırken Ruslar'dan etkilendiği söyleniyor. Aynı dizi filmde Bajorlular, Ferengiler, Vulcan'lar gibi daha birçok topluluk bulunuyor. Peki, bu Klingonlar'ın özelliği nereden geliyor? Star Trek'in ilerleyen bölümlerinde yazar kadronun, dizinin fanları tarafından artan bir beğeniyle izlenen bu acayip ırkın birkaç kelimeyle de olsa 'kendi' diliyle konuşmasına karar vermesiyle başlar her şey. Bu yüzden Marc Okrand isimli bir dilbilimcisine başvururlar. Okrand işe önce "Ateş et" ya da "Kalkanları kaldırın" gibi basit kelimelerle başlar. Fakat Klingonlar ve dilleri her geçen bölümde daha fazla önem kazanmaya başlayınca yapımcılar; sıfatları, zamirleri, kısaca tüm gramer kuralları ve küfürleriyle komple bir dil ihtiyacı hisseder.
Bunun üzerine Okrand, küçük masasında, yüz milyonlarca insanın başka bir gezegende konuştuğunu varsaydığı bu dili yaratır. Asıl bundan sonra ilginç gelişmeler yaşanır. Dünyanın çeşitli yerlerinden Star Trek hayranları Klingonca öğrenmeye, Klingon örf ve adetlerini benimsemeye başlar. Birbirleriyle yazışır, toplantı ve ayinler düzenler, çeşitli edebi eserleri Klingonca'ya çevirmede birbirleriyle yarışırlar. ABD'de bu dil beklenenin çok üstünde ilgi görüp fan kulüpleri kurulmaya başlayınca Marc Okrand ve çevresi 1992'de kısaca 'KLI' olarak anılan 'Klingon Dil Entitüsü'nü kurar. Aynı yıl içinde kulübün üye sayısı 100'ü geçer. 2004'e gelindiğinde dünya üzerinde akıcı Klingonca konuşan ve yazan insan sayısı on binlerle ifade edilmeye başlar. Bu arada dünyalı Klingonlar 'HolQeD' isimli bir gazete ve 'plqaD' adında bir edebiyat dergisi de çıkarır.
HEPSİ SHAKESPEARE HAYRANI Bu dili bilen insan sayısı arttıkça bir 'literatür'e ihtiyaç duyar Klingonlar. Önce İncil'in tercümesi yapılır. Üstelik iki ayrı yöntemle; biri klasik anlamda kelime kelime çeviri, diğeri Klingon adetlerine ve yaşamına göre düzenlenen bir adaptasyon. Sonra sıra Shakespeare'e gelir. ilk olarak Hamlet, sonra da Macbeth çevrilir. Onlara bakarsanız, Shakespeare'i anlamak ve zevk almak için Klingonca bilmek gerekir! Buraya kadar her şey normal. Esperanto gibi masa başında yaratılmasına rağmen, alttan alta yayılarak kitleselleşiyor Klingonca. Peki 'hobi' olarak bu dili öğrenmeye başlayanların, zamanla Klingon gibi 'yaşamasına' ne denir?
Abartmıyoruz; ABD'li bir kadın jüri üyeliği yapmak için çağrıldığı mahkemeye Klingon kostümü ile gitmişti. Üstelik bu, aysbergin sadece görünen ucu: ABD'de bir sağlık enstitüsü, Klingonca'yı İngilizce'ye çevirebilecek tercümanlar arıyor bugünlerde. Oregon eyaletine bağlı Portland kentinde bulunan Multnomah Enstitüsü, kendini Klingonlu zanneden akıl hastalarıyla iletişim kurabilmek için zorluk çekiyor. Enstitüde, yalnızca Klingonca konuşan hastalar bulunduğunu belirten yetkililer, bu yolla hastalarıyla ilişkiye geçmeyi hedeflediklerini söylüyor. Alman polisinin geçen yıl bir parkta çırılçıplak bulduğu yedi yaşındaki çocuğun da yalnızca Klingonca bildiğini hatırlatalım. Polis uzun süren araştırmaları sonucunda anne ve babası öldüğü için yalnız kalan çocuğun, evde sadece Klingonca konuşulduğu için başka dil öğrenemediğini keşfetmişti. Gene Rodenberry'nin can, Marc Okrand'ın ise dil verdiği Klingon kavmi, işte bu kadar ciddiye alınıyor bazı çevrelerde. Sanki hayal ürünü değil, gerçekmiş gibi...
Neyse, biz en iyisi haberimizin spotunda yazdıklarımızı Türkçe'ye çevirerek kapatalım perdemizi. İşte göze ve kulağa ziyan spotumuzun çevirisi: "Merhaba. Klingonca biliyor musunuz? Size biraz kendimizden bahsedelim: Biz Klingonlar, evrenin en güçlü imparatorluğuyuz. Kendimiz dışında hiç kimseyi fazla sevmeyiz. Zevk alarak yaptığımız şeyler ise kavga etmek, içmek, yemek yemek ve fethetmektir!"
ABD'deki Multnomah Enstitüsü kendini Klingonlu zannedip sadece bu dille konuşan akıl hastalarıyla iletişim kurabilmek için çevirmen arıyor
Şirzat Bilallar
|