|
|
|
|
Bucak'tan gizli ve derin belgeler
Milletvekilliği döneminde karıştığı Susurluk skandalı sonrasında hiçbir şey hatırlamadığını söyleyen Sedat Bucak'ın yeniden yargılanmasında şok gelişme. Sedat Bucak bugüne kadar 'devlet sırrı' gerekçesiyle açıklamadığı bazı bilgi ve resimleri mahkemeye sundu..
Milletvekilliği döneminde karıştığı Susurluk skandalı sonrasında hiçbir şey hatırlamadığını söyleyen Sedat Bucak'ın yeniden yargılanmasında şok gelişme. Bucak bugüne kadar 'devlet sırrı' gerekçesiyle açıklamadığı bazı bilgi ve resimleri mahkemeye sundu.
''Susurluk Davası'' kapsamında ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak'' suçundan hakkında verilen beraat kararı Yargıtay tarafından bozulan DYP eski Milletvekili Sedat Edip Bucak'ın yeniden yargılanmasına devam edildi.
Yargılamanın bugünkü aşamasında mahkemeye bazı bilgi ve belgeler sunan Bucak'ın sunduğu belgeler içinde Susurluk skandalının bir numaralı faili olarak bilinen Abdullah Çatlı'nın bazı üstdüzey komutanlarla çekilmiş fotoğrafları ve ona ait çok sayıda dokümanın olduğu kayıtlara geçti. Duruşmada daha sonra söz alan Sedat Edip Bucak, ''8 yıldır sakladığını ve içinde çok gizli belgeler olduğunu'' söylediği bir zarfı mahkemeye sundu. Bucak, ''Bunlar gizli belgelerdir. Açtığımda, devletin sırlarını içeren şeyler olduğunu gördüm. Bunların okunması devlete zarar verebilir. Bunu hiçbir yerde söylemedim. Susurluk'taki kazadan sonra Mehmet Özbay'ın çantasında bulunan şeyler, bu zarfın içindedir. Bunları yıllardır gizliyorum'' dedi.
ZARFTAKİ FOTOĞRAFLAR
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Ulucak, sanık Bucak'ın verdiği zarfı açtı.
Ulucak, zarfın içinde, merhum işadamı Sakıp Sabancı'nın bir kitabı, bir yemekte çekilen Korkut Eken, Mehmet Özbay ve Sedat Bucak'ın aynı karede olduğu fotoğraf, ayrıca yüksek rütbeli bazı subaylarla birlikte Özbay'ın da aralarında olduğu bazı kişilerin fotoğraflarının bulunduğunu tutanağa geçirdi.
Zarftan ayrıca, Sakıp Sabancı'nın 1994 yılında Mehmet Özbay adına imzaladığı bir kitabının da çıktığını belirten Heyet Başkanı Ulucak, seçkin isimlerin adres ve telefonlarının bulunduğu bir adres defterinin de zarfta yer aldığını tutanağa yazdırdı. Bucak da, ''Bu adres defterini Mehmet Özbay'ın elinde her zaman gördüğünü'' bildirdi.
Başkan Ulucak, zarftan çıkan ve hangi ülkeye ait olduğu belli olmayan, üzerinde fotoğraf bulunan pasaportu da tutanağa geçirirken, Bucak ''Çantada başka pasaportlar da vardı. Ancak onlarda resim yoktu'' diye konuştu.
Yabancı bir başbakana ait olan ve Mehmet Özbay adına imzalanan bir belgenin de zarfın içinde bulunduğunu ifade eden Mahkeme Heyeti Başkanı Ulucak, bu belge ile zarfta bulunan başka bir fihristi de tutanağa geçirdi.
Ulucak, zarfın içinde ayrıca, üzerinde ''Gizli istihbarata verilen bilgilerin kopyası'' yazılı küçük bir zarf daha bulunduğunu, bu zarfın içinde de Korkut Eken'in daktiloyla yazdığı 21 sayfalık bir belge olduğunu tutanağa yazdırdı. Başkan Ulucak, Bucak'ın ''zarfın saklı tutulması'' yönündeki talebini de tutanağa yazdırdı.
Mahkeme heyeti, ''Bucak'ın ibraz ettiği zarfın içinde, belirtilen tarihlerde Güneydoğu'da görev yapan rütbeli subayların fotoğrafları ve bilgileri olduğunu'' belirterek, bu belgelerin mahkeme karar verinceye kadar saklanmasını hükme bağladı. Heyet daha sonra duruşmayı, avukat Küçük'ün sunduğu kasetlerin incelenmesi için erteledi.
Bu arada sanık Bucak, davanın daha önceki bir duruşmasında verdiği ifadede, ''Mehmet Özbay takma adıyla bilinen Abdullah Çatlı ile 1994 yılında emniyet müdüründen daha üst düzeyde yetkililerin bulunduğu bir yemekte 'işadamı' olarak tanıştırıldığını'' söylemişti.
DAVANIN GEÇMİŞİ
İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Susurluk'ta 3 Kasım 1996 tarihinde bir kamyona arkadan çarpan Mercedes marka otomobilden ağır yaralı halde kurtulan dönemin DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Edip Bucak hakkında ''çete kurmak'' iddialarından dolayı yasal işlem yapabilmek için Bucak'ın dokunulmazlığının kaldırılması amacıyla 11 Şubat 1997'de Adalet Bakanlığı aracılığıyla TBMM Başkanlığı'na başvurmuştu.
TBMM Genel Kurulu'nda 11 Aralık 1997'de dokunulmazlığı kaldırılan Sedat Edip Bucak hakkında Başsavcılık, ''gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı'nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak'', ''cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak'' ve ''vahim nitelikte silah bulundurmak'' suçlarından, 11 yıldan 20 yıla kadar ağır hapis istemiyle dava açmıştı.
''Susurluk Davası''nın görüldüğü İstanbul 6 No'lu DGM, 4 Mayıs 1998 tarihindeki duruşmada, Bucak'ın dosyasını Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu bazı sanıkların yargılandığı ana davayla birleştirmişti.
Ancak bu mahkeme, 18 Nisan 1999'da yeniden Şanlıurfa Milletvekili seçilen Sedat Edip Bucak hakkındaki yargılamayı 3 Mayıs 1999 tarihinde durdurarak, dokunulmazlığının kaldırılması istemiyle dosyasını TBMM'ye göndermişti.
3 Kasım seçimlerinde milletvekili seçilemeyen Bucak'ın dosyası, Adalet Bakanlığı aracılığıyla İstanbul DGM'ye iade edilmişti. TCK'nın 313. ve 314. maddelerinin DGM kapsamından çıkarılmasını dikkate alan İstanbul 6 No'lu DGM, ''görevsizlik'' kararı vererek dosyayı İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk etmişti.
Davayı 26 Haziran 2003 tarihinde karara bağlayan mahkeme heyeti, Bucak'ın, hakkındaki ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak'' suçlamasından beraatını, ''vahim nitelikli silah bulundurmak'' ve ''gıyabi tutuklama kararıyla aranan Abdullah Çatlı'nın yerini bildiği halde yetkili mercilere haber vermeyerek saklamak'' suçlamalarına ilişkin ise ''4616 Sayılı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun'' kapsamında davanın kesin hükme bağlanmadan ertelenmesi kararını vermişti.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, ''suçun unsurlarının oluştuğu'' gerekçesiyle temyiz başvurusunda bulunduğu Yargıtay 8. Ceza Dairesi, beraat kararını oybirliği ile esastan bozmuştu.
Bozma gerekçesinde, ''dosyadaki bilgi ve belgeler karşısında, sanık Sedat Edip Bucak'ın, 'cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak' suçundan mahkum olan ve haklarındaki mahkumiyet kararları kesinleşen diğer sanıklarla birlikte aynı teşekkül içinde yer aldığı ve konumu itibariyle yönetici durumunda bulunduğunun gözetilmesi gerektiği'' belirtilmişti.
Kararda, ''Bucak'ın, TCK'nın 313. maddesinin 2, 3 ve 4. fıkraları uyarınca mahkumiyeti gerekirken, dosya içeriğine uygun olmayan gerekçeyle beraatına karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği'' kaydedilmişti.
|
|
|
|
|
|
|
|
|