| |
Bin Ladin ve Goethe
19 teröristin birkaç maket bıçağı ve 500 bin dolarlık harcamayla dünyanın kaderini değiştirdiği 11 Eylül saldırılarının üçüncü yıldönümünde Batı medyası Usame Bin Ladin esrarını çözmeye çalışıyor. Çünkü bir süredir Bin Ladin'in yakalandığı, bugün ile 2 Kasım'daki ABD başkanlık seçimleri arasındaki herhangi bir tarihte açıklanacağı söylentileri dolaşıyor. El Kaide'nin -11 Eylül'ün her yıldönümünde olduğu gibi- dün El Cezire televizyonuna ulaştırdığı video kaseti, söylentileri daha da körükledi. Kasette örgütün iki numaralı ismi Eyman Ezzevahiri'nin görüntüleri ve mesajı vardı. Oysa geçen yıldönümünde Bin Ladin ve Ezzevahiri'yi birlikte dağda yürürken gösteren bir kaset gönderilmişti. ABD istihbarat yetkilileri ve El Kaide uzmanlarına göre, Bin Ladin'in ortalıkta görünmemesi, yakalandığı anlamına gelmiyor. Çok büyük olasılıkla Keşmir'in Pakistan denetiminde olan ve hiçbir yabancının adım atamadığı dağlarında gizleniyor. Yine uzmanlara göre, Bin Ladin'in can derdine düşmesinin bir yararı oldu: Yerinin belirlenmesini önlemek için cep telefonundan uydu bağlantısına kadar her türlü teknolojik imkândan vazgeçmek zorunda kalınca, tabanına yeni saldırı planları ulaştırması iyice zorlaştı. Bakalım bu çevrelerin dedikleri mi doğru çıkacak, yoksa Bin Ladin'in yakalandığına inananların iddiaları mı; önümüzdeki günlerde göreceğiz.
El Kaide çocukları Ancak Bin Ladin yakalansa bile, bu, ne El Kaide'nin sonu olacak, ne de terörün. Birçok nedenden ötürü: El Kaide'nin 20 bin militanından bugüne kadar 2 bin kadarı öldürüldü ya da yakalandı, geride her türlü eyleme hazır 18 bin kişi var. Daha da önemlisi örgüt yapısı temelden değişti; artık birbirinden bağımsız sayısız hücreden oluşuyor. Eylemlerin pek çoğu merkezin bilgisi bile olmadan, hatta El Kaide kamplarına bile uğramamış iki-üç kişi tarafından gerçekleştiriliyor. Ayrıca Bin Ladin amacına çoktan ulaştı: Korkuyu insanların genlerine yerleştirdi, yaşamlarını sonsuza kadar değiştirdi. "İnsanlar adaletsizliği düzensizliğe tercih eder" diyen Goethe'nin öngörüsü gerçek oldu; güvenlik adına alınan önlemlerle özgürlük alanı her gün biraz daha daralmaya, insan hakları her gün biraz daha delinmeye başladı.
Büyük Birader Uluslararası Hukukçular Komisyonu Genel Sekreteri Nicholas Howen uygar dünyanın geldiği noktayı bakın nasıl anlatıyor: "Terör kurban alıyor. Ama terörle mücadele de kurban alıyor. Yolunda gitmeyen bir şeyler var. Terörle mücadele özel yasalar çıkarmanın çok ötesine geçti; bir düşünce tarzına dönüştü. Hakların ve özgürlüklerin güvenlikle bağdaşmadığı, hatta güvenlik için engel olduğu söylemleri duymaya başladık..." Bin Ladin, İslam dünyasında özgürlükleri kısıtlamayı, kadınları eve kapatmayı, otoriter bir düzen getirmeyi amaçlıyordu. Tüm dünyada özgürlüklerin kısılmasını, tüm insanların evlerine kapanmasını, tüm ülkelerde otoriter yönelimlerin ortaya çıkmasını sağladı. O "yeşil faşizm" istiyordu, gizli faşizm getirdi. O sopa-kılıç destekli korku düzeni öngörüyordu, teknoloji destekli korku düzeni getirdi. Bu kadarını ünlü "1984" romanında bir "Büyük Birader"in teknolojik diktatörlüğünü anlatan İngiliz romancı George Orwell bile düşünememişti. Nasıl düşünsün ki; 1984'ün yazıldığı tarihte sadece simetrik Soğuk Savaş vardı. Bugünkü gibi asimetrik Küresel Savaş değil... 1984'ün "Büyük Birader"i sadece "Okyanusya" adlı hayali bir ülkeye egemendi, bugünkü gibi tüm dünyaya değil. Usame Bin Ladin'in yarattığı dünyanın gerçekleri yanında, en çılgın, en ürpertici kehanetler bile çocuk oyuncağı gibi kaldı...
|