|
Cunda'nın en iyi adresleri
|
|
Asırlık Rum evleri Arnavut kaldırımları ve bakir koylarıyla Cunda sakin ve farklı bir Ege tatili için ideal.
Ayvalık'ın yanı başındaki Cunda Adası bozulmamış tarihi dokusu ve bu dokuyla bütünleşen otelleriyle turistleri cezbediyor. Adanın lokantaları lezzetli mezeleriyle ünlü. Koyları ise hala bakir.
*** Şimdi Cunda çok moda
Son birkaç yıldır, tarihi ve kültürel dokusu bozulmamış, bakir koyları olan sessiz ve sakin bir yerde tatil yapmak isteyenlerin ilk tercihi, Ayvalık'taki Cunda Adası oluyor Son birkaç yıldır, tarihi ve kültürel dokusu bozulmamış, bakir koyları olan sessiz ve sakin bir yerde tatil yapmak isteyenlerin ilk tercihi, Ayvalık'taki Cunda Adası oluyor.
Ayvalık koyunda küçük bir ada olan Cunda'dan, son yıllarda çok söz edilir oldu. Yıldızı hızla parlayan ve her geçen yıl daha fazla turist çeken bu ada; asırlık Rum evleri, Girit ve Midilli'den göç eden halkı, bakir koyları ve onlarca çeşit mezenin bulunduğu restoranlarıyla büyük ilgi görüyor. Halis Komili, Cem Boyner, Rahmi Koç gibi ünlü işadamlarının yazlıklarının bulunması, yüksek gelirlilerin de gözünün Cunda'ya çevrilmesine neden oluyor. Adanın, Arnavut kaldırımlı taş sokakları, Rum mimarisinin asırlık örnekleri olan neoklasik taş evleri, el değmemiş koyları, sahilde sıralanmış balık restoranları, ada lokması, Girit sakız dondurması, hediyelik eşya tezgahları ve adanın dokusuyla bütünleşmiş olan küçük oteller gelen herkesi hayran bırakıyor. Şu anda Ayvalık'a bağlı bir mahalle olan Cunda Adası'nın tarihi çok eskilere dayanıyor. Yüzyılın başında yaklaşık 10 bin kişinin yaşadığı bir ilçe olan adaya, 1924'teki mübadeleden sonra Girit ve Midilli'den gelen Türkler yerleştirilmiş. Bugün yaklaşık 3 bin civarında nüfusu var. Cunda'nın adının Rumca olduğu düşünülerek Alibey olarak değiştirilmiş ama Osmanlı kaynaklarında bu adın Rumca olmadığı açık seçik görülüyor. Zaten adayı herkes Cunda olarak biliyor ve Alibey çok kullanılmıyor. Ege'nin önemli turizm beldelerinden biri olan Ayvalık'ın dibinde olmasına rağmen uzun yıllar kimsenin adım atmadığı ada, bugün neredeyse Ayvalık'ın önüne geçiyor. Bu durumdan bazı adalılar "kimliğini yitiriyor" diye rahatsız olurken bazıları da turizmden sağladığı gelirden dolayı çok memnun.
İLK KEŞFEDENLER İŞADAMLARI Cunda'ya ilginin 7-8 yıl önce, Halis Komili ve Cem Boyner'in Rumlar'dan kalan iki eski büyük binayı alıp yazlık ev olarak kullanmasıyla başladığı söyleniyor. Sonraki yıllarda Koç ailesinin merkezde birkaç Rum evini restore edip vakıf binası yapması, ardından Rahmi Koç'un yine eski bir binayı restore edip yazlık eve dönüştürmesi dikkatlerin buraya yönelmesine yol açmış. Adanın çeşitli yerlerinde yazlık site ve villalar inşa edilmeye başlanmış. Yazlık site ve villa furyası bugün de tüm hızıyla sürüyor. Tabii bu arada merkezdeki iki ve üç katlı eski taş binalar da hala revaçta. Ancak bugün satın alınabilecek en fazla 10-15 eski bina kalmış. Söz villa, site ve eski binalardan açılmışken fiyatlarını merak edenler için, adanın en eski emlakçısından aldığımız bilgileri aktaralım. Büyüklüğüne göre Rum evleri 50 milyardan başlayıp 200 milyar liraya kadar çıkıyor. Yeni yapılmış villaların değeri ise 50 milyar ile 300 milyar lira arasında değişiyor. Bununla birlikte her isteyen Cunda'dan ev alamıyor. Askeri bölgede bulunmasından dolayı yabancı uyrukluların burada mülk sahibi olması yasak. Cunda, bir ada ancak karayoluyla da gidebiliyorsunuz. 1964 yılında Ayvalık'la ada arasındaki küçük boğaza, Türkiye'nin ilk boğaz köprüsü inşa edilmiş. Merkeze ulaşıldığında adanın tarihi dokusu hakkında genel bir fikir oluşuyor. Daha fazlası için ise sahilden yukarıya doğru yayılan yerleşim alanını yaya olarak dolaşmanız gerekiyor. Önce sahildeki binaların arka sokağına girin. Burası bir zamanlar Cunda'nın ana caddesiymiş. Bütün sokaklar bu caddeye çıkıyor. Bu caddeden gözünüze kestirdiğiniz bir sokaktan içeriye doğru dalın. Adım başı sizi etkileyecek bir ev göreceğinizden emin olabilirsiniz. Daracık sokaklarda yerlere döşenmiş taşların en az bir asırlık olduğunu da unutmayın. Yukarıya doğru çıktıkça binaların yanı sıra insan manzaralarıyla karşılaşacaksınız. Evlerin giriş merdivenlerinde oturmuş kadınların sohbetlere, daracık sokakta oynayan çocuklara, avlulardan gelen seslere şahit olacaksınız. Bu arada evlerin çoğunun dış kapısının açık olduğunu, kapıya tül perde asıldığını görürseniz sakın şaşırmayın. Gelişigüzel yukarılara doğru çıkarken başınızı biraz yukarı kaldırdığınızda görkemli bir yapı göreceksiniz. Bu yapı adanın en büyük ve ünlü kilisesi olan Taksiyarhis'ten başkası değil. 1873 yılında Bizans mimarisinde inşa edilmiş olan kilise bugün içine girilmesi tehlikeli ilan edilecek kadar bakımsız halde. Yıllarca boş kalmış ve kimse de bakmamış. Bugün yetkililerin yaptığı tek şey, kapısını kilitleyip içine girmenin tehlikeli olacağı yolunda bir uyarı levhası asmak olmuş.
ZEHRA TEYZE'YE KONUK OLUN Kiliseye bakarken başınızı solunuza çevirirseniz bir ev göreceksiniz. Tarihi, kilise kadar eski olan bu ev "Zehra Teyze'nin Evi" adlı bir pansiyon. 72 yaşındaki Zehra Teyze ve oğlu evlerini pansiyona çevirmiş. Bina genel hatlarıyla orijinalliğini koruyor ama odalarda mecburen değişiklikler yapılmış. Dekorasyonu ve kullanılan eşyalar adanın tarihi dokusuna çok uygun. Burada iki kişi, kahvaltı dahil bir gece konaklamanın bedeli 80 milyon lira. (Tel:0266 327 22 85) Yukarıya doğru çıkmaya devam edin ve Aşıklar Tepesi'ne çıkın. Tepede sizi dört duvarı kalmış, duvarları aşk mesajlarıyla dolu Agios Yannis Kilisesi karşılayacak. Bu tepenin müthiş bir manzarası var. Tüm yerleşim birimini, denizi, komşu adaları, adanın diğer tarafındaki villaları, kısacası neredeyse Cunda'nın her yerini görebilirsiniz. Aşağı inerken sahile yakın bir yerde mavi-beyaz renklere boyanmış, iki katlı, yeni ama çok hoş bir bina göreceksiniz. Burası "Kapya Apart Otel". Ailesi Girit'ten gelen ve Cunda'da doğup büyüyen İbrahim Sakallı ile eşi işletiyor bu oteli. Odalar adeta minyatür bir ev gibi düzenlenmiş; salon, açık mutfak ve yatak odası... Kapya Apat Otel'de iki kişinin, kahvaltı dahil, bir gece konaklaması 80 milyon lira. (Tel:0266327 13 21) Cunda'yı gezerken esnafla, kapı önünde oturan yaşlı kadınlarla ya da karşılaştığınız çocuklarla konuşun. Ada kültürünü tanımanın en güzel yolu bu.
|