Demokrasi karşıtı demokratlık...
"Demokratik hak" talebi nedir? Bu konu üzerinde önümüzdeki dönemde çokça düşünmek zorundayız. Herhangi bir konudaki demokratik hak arayışının demokrasinin bütününden kopuk olamayacağı daha iyi anlaşılmalıdır. Özellikle Diyarbakır Belediye Başkanı'nın son yaptığı işten sonra bu konuda kesin bir zihin açıklığı ortaya çıkmalıdır. Demokrasilerde hiçbir hak talebi, toplam demokrasi alanı içinde "ayrıcalıklı" bir yere sahip değildir. Tıpkı herhangi bir hak talebinin demokratik haklar düzeninde diğer haklardan "geride" tutulamayacağı gibi. Ve, hiçbir hak talebi, "şiddetin yedeği"nde durarak "meşru" olamaz. DEP'li milletvekillerinin cezaevinden çıktıktan sonra ortaya koydukları tablonun da, Diyarbakır Belediye Başkanı'nın son yaptığı işin de bu temel ilkeler etrafında değerlendirilmesi gerekir.
*** Kültürel ve siyasal her türlü hak talebi, ancak demokratik meşruiyet alanı içinde yer bulabiliyorsa yaşama sahasına kavuşur. Demokratik meşruiyet dışına çıkarak, demokratik hak talep etmek gibi bir şey, "demokrasi karşıtı" olmaktan öte anlam taşımaz. Kürt kökenli vatandaşlarımızın kültürel haklarını savundukları iddiasıyla konuşanların, giderek böyle bir savrulmanın merkezine düştüğünü gözlemliyoruz. Terör örgütüne ancak altı ayla sınırlı ateşkes çağrısında bulunmak Devletin reflekslerini test etmek istercesine terörü mazur bir pozisyon gibi gösteren açıklamalar yapmak Devlet ve hükümet kavramlarıyla terör örgütünü iki eşit unsur gibi değerlendirmek Türkiye'nin terörle mücadelesini, devletle terör örgütü arasında iki eşit tarafı bulunan bir savaş gibi sunmaya çalışmak Hatta daha ileri giderek "birkaç ay örgüt bir eylem yapmasa iyi olur ama o zaman da örgütün gücü zayıflar" gibisinden şiddetle kınanmayı hak eden tutumlar almak Üstelik de bunları demokrasi adına ve demokratik hak talebi namına dillendirmenin gerçek demokratlıkla hiçbir ilgisi olamaz. Bu tavırlara demokrasi elbisesi giydirmeye çalışmak gerçek demokrasi bilinciyle asla bağdaştırılamaz. Bu olsa olsa "demokrasi karşıtı demokratlık" denebilecek "hilkat garibesi" bir pozisyondur. Terörün gölgesinde ve şiddetin yedeğinde kalarak demokrasi mücadelesi yürüttüğünü iddia etmek demokratik haklara karşı sabotaj yapmaktan başka işe yaramaz
*** Ortaya çıkan tablo karşısında iki yönlü hassasiyet göstermek gerekiyor. "Terörün gölgesinde demokrasi söylemi üretenler"le, "gerçek demokrasi bilinci" arasına kesin bir "kırmızı çizgi" çekmek gerekiyor. Demokratlığın ilk maddesinin bu olduğu belirtilmelidir Öte yandan birileri terör yedeğinde kalarak demokrasiyi istismar ediyor diye, demokratik hakları riskli bulmak ya da demokrasi alanının genişlemesinden geri adım atmak gibi reflekslerin gelişmesine müsaade edilmemelidir. Çünkü terörle mücadelenin en etkili ilacı "güçlü bir demokrasi" ve "kendinden emin bir demokratik haklar düzeni"dir. Gerçek demokrasi bilinci, demokrasiyi istismar ederek teröre yol açmaya çalışanlara da, demokrasiyi istismar edenleri göstererek demokratik açılımlardan geri gidilmesine yol arayanlara da aynı uzaklıktadır. Türkiye demokratik bir cumhuriyet olarak "kendi gündemine hakim" olmayı sürdürmelidir.
|