Artık istifa şart!
Ne güzel, ne hoş, ne manalı konuşmuştu Meclis kürsüsünden, AKP'li Nusret Bayraktar. O günden sonra bir daha hızlandırılmış, sulandırılmış, bulandırılmış tren filan yazmamaya karar vermiştim. O kadar etkilenmiştim yani. Zaten trenleri, demiryollarını, demiryolcuları severdim... Bayraktar'ın, içinden tramvay ve ray geçen Beyoğlu başkanlığı deneyimiyle Meclis'e uzanan konuşmasını da öyle sevmiştim. Yazılanlar, konuşulanlar, uyarılar, tepkiler nafileydi. "Kem göz ve nazar" her şeyi açıklıyordu.
*** Bilim milim diyenler adına da, elbette, istifa mistifa diyenlerden olan kendim için de, utanç dolmuştum. Çünkü, evimin de, arabamın da bir yerinde "nazar boncuğu" vardı. Eminim, en çok eleştirenler de en azından minikliklerinde bir boncuğun korumasını, şefkatini ve güvencesini hissetmişti. Hepimizin gizli bir yerinde, yok yok, birçoğumuzun açık açık dilinde ve işinde ve sülalesinde nazara karşı "patriot" gibi konuşlanmış en az bir boncuk mutlaka vardı. Bir, iki, üç... Minnacık, hatta, iri maviş bakışlarını kem gözlerin üstüne üstüne diken okkalı, boncuk irisi. Hızlı ya da yavaş hayatlarımızın ve yolculuklarımızın güzergahında bu denli hayati olan nazar meselesi, böyle bir siyasi derinliğe kavuşmamıştı hiç. Şaşkınlığımız ondandı. Yoksa, Bayraktar, kültürümüzün, inançlarımızın en olağan korkusu ile en sağlam sigortasını, hepimiz adına dillendirmişti.
*** Lakin, şimdi yine ısrarlıyım. "Trenlere bakan" Demiryolları Genel Müdürü ile trenlere de, uçaklara da, yollara da, Tayyip Bey'in ağzına da bakan Bakan, bu kez kesinlikle istifa etmeli. Muhalefet, medya, acılı yolcu, demiryolcu yakınları ile yaralı, sakat kalan yolcular istediği için değil. Bilim adamlarına kulak asmadıkları, treni hızlandırınca da, yavaşlatmaya kalkınca da felaket olduğu için değil. Nusret Bayraktar'ın, hızlı, karışık cümlelerle ve hep gülümseyerek de olsa, Meclis kürsüsünden yaptığı ananevi uyarıya uymadıkları için. Çünkü, artık biliyoruz ki, mesele sinyalizasyon, hız sınırı, fren, gazlama, rayların zavallılığı, traverslerin tuş olması, makinist hatası, otomatik fren sistemi filan değil. Bunların hepsi makul ve nizami olsa bile, asıl tedbirin alınmadığı belli.
*** O günden beri, hiçbir trene "nazar boncuğu" konmadı. Enkazdan ölü çıktı, yaralı çıktı, boncuk çıkmadı. En azından lokomotiflerde ve ilk vagonlarda yok. Kendi arkadaşlarının uyarısına rağmen, hükümet, Bakan, Genel Müdür kıllarını bile kıpırdatmamış. Boncuk ihalesi açmadıkları gibi, evden filan getirip kendi elleriyle de iliştirmemişler. Boncuk genelgesi bile çıkmamış. Tütsü zaten pahalı bir yatırım. Oysa bu hattın, "kem gözler"le dolu olduğunu artık kenarda otlayan inekler bile biliyor. En azından Nusret Bey biliyor. Oysa onlar, kem gözlere boş gözlerle bakıp durmuşlar. Çok mu zordu bir boncuk koymak, ha, çok mu zordu? Bu ne aymazlık, bu ne vurdumduymazlık, bu ne umursamazlık... Bu ne bu!
*** Hükümet "nazar"la mücadelede sınıfta kalmıştır. En iddialı olduğu meselede, kem gözleri dikkate almamıştır. Herkes başının çaresine baksın, kendi boncuğunu taşısın, Allah hepimizi nazardan saklasın.
|