Kusura bakmayın!
Ne kadar dürüstçe... Ne kadar ahlaklı... Ne büyük tevazu... Nasıl bir içtenlik... Böyle olur işte çağdaşlık. Özür dilemesini, özeleştiri yapmasını bilirsin. Vahşiler, barbarlar, fanatikler gibi değilsindir. Hatalarını rahatlıkla telaffuz eder, kendi kusurlarını böyle itiraf edersin, papazın karşsına geçer günah çıkartırsın, rahatlarsın. Cennetlik olursun. Bu demokrasidir, ne bileyim, özgürlüktür, etiktir, ilkedir, namustur, şahane bir şeydir.
*** ABD medyasının en ciddi, en güvenilir, en saygın kurumlarından Washington Post gazetesi de, şimdi okurlarından özür diliyor. Çünkü, Irak'a saldırıya ve işgale götüren süreç içinde, "ordumuz savaşta" diye, yönetim çıkışlı haberleri sorgusuz sualsiz büyütürken, kuşkulara, karş bakış açılarına dayalı haberleri yutmuşlar. Şimdi, Bush şürekasının yalanları ortaya çıkmışken, itiraf edip özür diliyor, "Sorry, kusura bakmayın" diyor. New York Times da böyle özür dilemişti. Bunlar "saygın" oldukları için, ciddiyetlerine, güvenilirliklerine, gazeteciliklerine toz kondurmak istemediği için böyle ellerini yıkıyorlar. Yoksa, bir çoğu kirli ve kanlı sözcükleri ve histerileri ile aynı yalanlar dünyasının cazgırları olarak berdevam.
*** Lakin, kitle imha silahları var, nükleer silah teknolojisine sahip, El Kaide'nin saldırılarını destekledi diye saldırılan, işgal edilen bir ülkenin, çocukları, varlıkları imha edilen ve işgalin güvenliği adına hala öldürülmekte olan bir halktan özür dileyen yok. "Yalanın yıkıcılığı" ezip geçerken, medeniyet dünyasında "yalanın masumiyeti" kutsanıyor. Bu kadar basit işte. Günlerce, aylarca, en ciddi haberlerle, en kıymetli yorumlarla, en bilgiç tavırlarla, bir an "acaba" demeden ve dedirtmeden, kendi halkını kandırırsın, azdırırsın, ölüm kusan silahların arkasında ve safında enformasyon cephesinden kusarsın... Onca insan öldürüldükten, ailesini, evini, onurunu yitirdikten sonra, özür dilersin.
*** Fakat, bir başka şey var ki, insanı çileden çıkarıyor. Şimdi özür dileyen o Amerikalıların o haberleri, burada da en ufak kuşku duymayanlar tarafından "Türkçe"ye çevrildi. Bütün propaganda, "buradaki Amerikalılar" tarafından aynen bu ülkenin büyük gazetelerinin manşetlerine, yorumlarına oturdu. Bir, iki istisna dışında, sonradan, "yalanın yalan olduğunun anlaşlması"ndan sonra bile, buradakiler en ufak bir utanç yaşamadılar. Oysa şimdi, "bazı Amerikalıların utancı"nı, New York Times'ın, Washington Post'un özürlerini, aynen çevirerek, kendi sayfalarında "haber" yapıyorlar. "Yalan haberler"i kendi doğru haberleri gibi yayınlamış, saldırı ve işgalin histerisine kapılmış, Türkiye'yi oraya sürüklemek için yanıp tutuşmuşken; Şimdi, utancı, "onların utancı" olarak çevirip haber yapmakla yetiniyorlar. Onlar kadar bile utanamadıkları için, ayıp, gerçeğe ihanet, yalana sadakat, adi bir işgalin muharip madalyası olarak boyunlarında asılı kalmaya devam ediyor. Tasma gibi!
|