| |
11 Ağustos kutlu olsun!
İki yıl... Bu işi çok uzun süre yapanlar için tabii ki komik gelebilir. Dahası "senin gibileri çok gördük, geldiler ve gittiler" diyebilirler, ki kesinlikle haklılar ama bu çok umurumda da değil... Ama benim gibi hayat dinamiğinde istikrarsızlık tanrıçasına sorgusuz sualsiz boyun eğmiş biri için iki yıl uzun bir süre. Evet, 11 Ağustos itibariyle okuduğunuz-okumadığınız, zaman zaman okuduğunuz bu köşeye çörekleneli iki yıl olmuş. Generalim Ergun Babahan'ın gazeteye yazı yazacaksın talimatını ilk aldığımda bu görevi başaramayacağımı ısrarla söylesem de ikna edememiştim. Belki ilk yazımı üç günde yazdığımı söylemiş olsaydım bu fikrinden vazgeçebilirdi. Ama eninde sonunda anlar ve kendi başına açtığı işten kurtulur diye düşündüm. Sonra bir anda kendimi Emre Aköz'le aynı odayı paylaşırken buldum. O odanın garip bir dinamiği vardı. Bir nevi her gün tekrar eden Kennedy-Kruschev Domuzlar Körfezi pazarlık masası kıvamındaydı. Bu ortamda yazılarımı daha hızlı yazmayı öğrendim. Hayata karşı direncim ve mücadele gücüm arttı. Emre Aköz'ü özlüyorum. Güzel günlerimiz oldu... Bir ara daha komik yaz baskılarıyla karşılaştım. Daha komik yaz? Bu, biraz hamilesin, daha da hamile kal demek gibi bir şey. Elimden geldiğince daha da hamile kaldım. Bir kez günleri karıştırıp yazı yazmayı unuttum. Yazdığım yazıdan ötürü ilk ve şu ana kadar tek fırçamı General'den yedim sonra. Yazıyı değiştirmem için on beş dakikam vardı. İnanılmaz, ama başardım. Gelişmeyi fark ettiklerinde "sen ortalıkta fazla gezinmeye başladın, Sefaköy'de Aktüel'e git. Biraz da onunla ilgilen" talimatını aldım. İki yıl... Zaman zaman yaptığım işten nefret ettim. Boğulduğumu hissettim. Çoğu zaman da ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Hiçbir zaman işine aşık olanlardan olamadım. Yazısını yazdıktan sonra defalarca okuyanlardan da olamadım. Ve öyle olmayı çok istedim. Yapmaya çalıştığım, yaşadığım hayatla yazdığım yazının aynı olmasıydı. Olduğumun beş katı gözükmedim hiçbir zaman. On yıl önce nasıl yaşıyorsam şimdi de öyle yaşıyorum. Görünür olmak, şöhreti her daim cilalamak ve onun rantına abanmak gibi bir arzum da olmadı. Sadece işimi iyi yapmanın ve bana güvenenleri utandırmamanın kaygısını yaşadım. Sittin sene yazı yazanlar bu adam da sanki binlerce yıldır yazı yazıyormuş gibi davranıyor diyebilirler. Ve haklılar....dır herhalde. Ama günün sonunda iki yıl benim gibi biri için çok uzun süre. Emeği geçen herkese teşekkürler. Ve tabii ki sizlere de. Not: Bir sonraki seneyi devriyelerde -eğer olursa- bu makamdan yazı olmayacaktır.
|