| |
|
|
Savcılık el koydu
Artık şu "savcılık el koydu" lafına da bir el koymak iktiza etti. Savcılarımız olaylara el koyuyor, biz de sevinçle el çırpmaya başlıyoruz. En son, Roche firmasının adının karıştığı ilaç skandalına el konuldu. Diyeceksiniz ki, bu kötü bir şey mi? Kötü demiyorum ki!.. Bu, devasız bir hastalık haline geldi, diyorum. Biz Türkler, her olayda, önce savcılığın el koymasını bekliyoruz huşu içersinde, sonra el konulunca da rahatlıyoruz. Bu bekleyiş, "savcılığa tapınma" noktasına geldi, dayandı. Savcılık bir olaya el koyunca, millet derhal bir "tatmin sigarası" tellendiriyor. Tamam işte bu iş de bitti. Eee, ne oldu savcı el koydu da, mesele bitti mi? Devlet millet elele, yolsuzluk cephesindeyken savcılık ne halt etsin a dostlar! Şu memlekette, yolsuzluk, rüşvet, terör ve suistimaller sebebiyle, savcılar ve hakimler "dava manyağı" haline geldi mi, gelmedi mi? Savcılıklar el koyduğu için meseleler çözülmüş olsaydı, memlekette mesele mi kalırdı? Adliyelerde 800 000 dosya ele alınmayı bekliyor, 400 000 dosya "zamanaşımı" kapısında. Realite şu ki, savcılık el koyunca işler bitmez, bitmiyor da... İlaçta fiyat oyunları ile SSK dolandırılıyormuş, gazeteciler "yakaladık yakaladık" diye neredeyse meydanlara çıkıp şakur şukur göbet atacaklar! Yahu yıllardır soyula soyula içi tamamen kurumuş çınar ağacına döndürülen kurum şu bizim SSK değil midir? Aha şuraya da yazıyorum: Savcılık SSK olayını çözemez! Denizli'de aile mahkemesi, eşlerine kötü davranan 270 erkeğin evden uzaklaştırılmasına karar vermiş. Bütün Türkiye'de aynı kararlar uygulansa, sokaklar sürgün edilmiş erkeklerle dolup taşardı. Ama çözüm olmazdı.
|