|
|
Veriler, hükümeti asmaya yetiyor mu?
Tren faciasında, makinistler hatalı çıkarsa ne yapacağız? Medya olarak sadece pardon mu diyeceğiz? Ben kendi adıma, hükümetin de, medyanın da bu kaza karşısında göstermiş olduğu tepkinin "aşırılıklar ve önyargılarla" dolu olduğunu düşünüyorum. Yargısız infaz geleneği, acı ve haksızlığa uğramış, yaralanmış, derinden sarsılmış kitleleri tahrik ederek sürdürülüyor. 60 yıldır demiryollarını ihmal edenlerin, bütçeden üç kuruş bile ayırmayan eski siyasilerin, şimdi kaza üzerinden hükümete yüklenmesini ciddiye almıyorum. Ortada bir kaza var. Otoriteler konuyu araştıracak ve yargı kararını verecek. Hükümet ve mikro düzeyde Ulaştırma Bakanı ve TCDD yönetimi bu kazada suçlu mu? Bilmiyorum. Yazılanlar, ortaya atılan iddialar vatandaş olarak beni ikna etmeye yetmiyor. Yanlışlık önce hükümet ile başladı. Hızlandırılmış tren, aslında alameti farikası olmayan bir proje. Ankara-İstanbul arası 100 dakika azalmış. Bunun 40 dakikası, 40 adet makasın iyileştirilmesinden kaynaklanıyor. Yani trenler artık makaslara aynı hızla girip, aynı hızla çıkıyor. Ayrıca Eskişehir'e kadar durak yok. 15-20 dakika da buradan geliyor. Sadece düz, virajsız bölgede trenin hızı eskiye oranla 20 kilometre artıyor. Hükümet o günlerde konuyu siyasi malzeme haline getirdi. Projeyi eleştirenler ile dalga geçti. Geçmiş hükümetlerin ne kadar beceriksiz olduğunu, bu uygulama ile ispata çalıştı. Bilim adamlarının uyarılarını dinlemedi. Toplum gerildi. Hızlandırılmış bir trenin kaza yapması, toplumda biriken öfkeyi tetikledi. Şimdi aynı hükümet "hızlandırılmış tren" uygulamasının aslında ciddi bir hız artışı sağlamadığını ispatlamaya çalışıyor. Ancak yine de hiçbirimiz gerçeği tam olarak bilmiyoruz; Kaza, trenin tekerlek konumundan mı, fren donanımından mı, rayların kalitesizliğinden mi, makinistin hatasından mı kaynaklandı? Ya da birbirini tetikleyen bir sürü altyapı bozukluğu mu vardı? Mevcut şüphe ve kuşkular, hükümeti siyaseten suçlu ilan etmek için yeterli değil. Ne istiyoruz? Kazanın tüm nedenleri ile ortaya konularak suçlunun ortaya çıkmasını. O zaman hükümeti yıpratmak için kazayı fırsat olarak değerlendirenler ile kuşkularını dile getirenleri birbirinden ayırmamız gerekiyor. Traversler çatlaktı, raylar açılmıştı, dingiller koptu, fren çalışmadı, hız fazlaydı ya da hepsi birden. Sonuçlar açıklandığında tablo netleşecek. O zaman siyaseten sorumlu olanları asabiliriz. Başbakan Tayyip Erdoğan, sonuçlar kesinleşmeden bakanını linç etmek isteyenlerin önüne geçerek risk aldı. O gün Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ı ve TCDD yönetimini görevden alsaydı, kuşkusuz prim yapardı. Tepkisel davranışlar sergilese de genelde soğukkanlı davrandı. Popülizm yapmadı. Ben Erdoğan'ın sanılanın aksine kamuoyu ile inatlaşmadığını düşünüyorum. Tam tersi TCDD yönetiminin suçlu olduğunu anladığı an, bakan da dahil kimsenin gözyaşına bakmayacağına eminim.
|