Roche skandalının perde arkası
Nisan 2004. Cuma. Roche ilaç firmasının avukatlarla dolu toplantı odası... Şirkette 19 yıl başarıyla çalıştığı tescil edilmiş iki yönetici, Veysi Mungan ve Gökhan Aydoğan tek tek odaya alınır. Avukatlar, iki yöneticiye iş akitlerinin feshedildiğini yüzlerine karşı söyler ve uyarırlar: Roche ile bilgileri basına sızdırmamanızı tavsiye ederiz. Şirket kapısında ise yöneticileri 8 polis beklemektedir. Karakola davet edilen yöneticiler şoktadır. Veysi Mungan, Roche yönetimine şantaj yapmakla suçlanmaktadır. (Mungan, avukatların kendisini tehdit ettiğini ileri sürerek suç duyurusunda bulundu.) İki yönetici, 5 saat sorgulanır. Roche yönetiminin yaptığı suç duyurusu nerdeyse bir kaç saat içinde devreye girmiş, iki yöneticinin kariyerleri ağır darbe almıştır. Roche firmasının SSK'yı kazıkladığı ileri sürülen bilgi ve belgelerin basına yansımasında bu olay çok etkili oldu. Mungan ile kısa bir görüşme yaptım. Konunun yargıda olduğunu ve mahkemede konuşmadan bilgi veremeyeceğini belirten Mungan, "Aylardır ailem ve ben korku içindeyiz. Basına belgeleri ben sızdırmadım. Konuşmadım. Ama şu kadarını söyleyebilirim, Roche Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Yöneyman, Gökhan Demir ve finanstan sorumlu Pascal Waerhle ve diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında devleti zarar uğrattıkları ve organize bir suç örgütü kurdukları yolunda İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundum" dedi. Tekrar hikayeye dönelim. Aslında bu olay Mungan'ın ikinci kez işten atılmasıdır. İlki ise 2 Ocak 2004 tarihinde gerçekleşiyor. Neden mi? Yakın çevresine göre, Mungan ısrarla SSK hastanelerinin açtığı ilaç ihalelerinde şirketin hiç bir iskonto uygulamamasını eleştiriyordu. Hatta bir ecza deposuna ciddi iskontolar yapıldığını iddia etmekte ve şirket yönetimini uyarmaktadır. (Roche yönetimi ise olayı farklı anlatıyor. Onlara göre Mungan 2 Ocak tarihinde işten çıkarılınca, şirket yönetimine elinde bazı belgeler olduğunu ve bunu basına aktaracağını söylemiş.) Çok değil, iki gün sonra 4 Ocak Pazar günü, Veysi Mungan, Roche Yönetim Kurulu Başkanı Faruk Yöneyman tarafından Swissotel'e davet edilir. Başbaşa 1 saat görüşürler. Sonunda Mungan 5 Ocak tarihinde işe yeni bir sözleşme ile döner. Sözleşmede iki önemli madde vardır. Birincisi Mungan'ın maaşı net aylık 15 milyar liraya çıkmıştır. Ayrıca SSK'ya satılacak ilaç bölümünün başına getirilmiştir. Mungan yeni sözleşmeyle 3.5 ay daha şirkette çalışır. İlk işi tek ecza deposu ile çalışmaktan vazgeçilmesidir. Ancak SSK'ya o ana kadar verilen zararın telafi edilmemesinden de yakınmaktadır. Ayrıca Mungan, avukatına, şirket yönetiminin kendisine "bir gizlilik sözleşmesi" imzalatmak istediğini bildirmiştir. Avukatı kabul etmemesini söyler. Sonrası mı? Başta yazdığım gibi Mungan tehdit ve şantajla yeni bir sözleşme yaptığı gerekçesiyle işine 16 Nisan'da son verilir ve karakola götürülür. Hikayenin bazı bölümleri böyle. Ancak anlaşılması zor olan ise, tehdit ve şantaj yapan birine Roche firmasının neden 3 ay göz yumduğu. Bu soruyu Roche yetkililerine sordum. Dediler ki: Çünkü iddiaları ağırdı. Bunun için araştırma yaptırmaya karar verdik. O süre içinde de çalışmasına göz yummak zorundaydık. Eğer işe geri almasaydık basına gidecekti. Araştırmalarımız sonucunda Mungan'ın haksız olduğunu anladık ve işten çıkardık. Ayrıca bize zorla yeni sözleşme imzalattığı gerekçesiyle suç duyurusu yaptık." Kafama takılan bir soru var: Bir an için Mungan'ın şantaj yapmaya niyetlendiği kabul edelim. O zaman niye şirkette çalışmaya devam etsin ki. 15 milyar liraya (önceki maaşı 8 milyar lira) razı olacağına bir kaç milyon dolar alır, gizlilik sözleşmesi imzalar ve kayıplara karışmaz mıydı? Konuya devam edeceğim...
|