| |
IMF'ye can simidi
3 Şubat 2005 tarihinde sona erecek stand-by'ın ardından IMF ile ilişkilerin düzenlenmesi konusunda Türkiye'nin önünde üç seçenek vardı: Program sonrası izleme, ihtiyati stand-by ve bildiğimiz stand-by. "Asgari düzeyde ilişki" denilen program sonrası izleme, IMF heyetlerinin yılda bir-iki kez gidip rapor hazırlamalarına dayanıyor. Raporun bağlayıcılığı yok. Ancak bu tür ilişki, IMF'ye borcunun kotasına oranı yüzde 100'ün altında olan ülkelerle kurulabiliyor. Türkiye için halen bu oran yüzde 1600! İhtiyati stand-by'ın özelliği ise her gözden geçirme sonrası kredi açılmaması. İlgili ülke sadece ihtiyaç duyarsa borç talep ediyor. Normal stand-by'ı anlatmaya gerek yok. Türkiye 5 yıldır onunla boğuşuyor. Hükümet 2005 ve sonrasında üçüncü seçeneğe mahkum olmamak için çok çırpındı. Borcun yüksekliği nedeniyle "Program sonrası izleme" formülünün mümkün olamayacağı görülünce, ikincisine, "İhtiyati stand-by"a yöneldi. Başbakan Erdoğan bu tercihini Haziran başında açıkladı, "IMF ile stand-by sonrası kredisiz anlaşma öngördüklerini" bildirdi, aynen şunları söyledi: "IMF'ye kalkıp 'Bize şu kadar borç ver' diyeceksin, dilimler halinde 300, 400, 500 milyon dolar, bilemedin 1 milyar dolar verecek. Her seferinde gelip sizi inceleyecek, raporlar düzenleyecek. Piyasa IMF raporlarına kilitlenecek, belki de o günlerde alt-üst olacak. Bundan kurtulmamız lazım." Bu "kurtulma" kararlılığını pekiştirmek için epey çalışma da yapıldı. Hatta kulislere Devlet Bakanı Ali Babacan'ın 3 yıllık istikrar programında IMF'yi safdışı bırakacak formülleri irdeleyen bir metin hazırladığı iddiaları bile yayıldı. Ancak bir yandan ekonomideki kırılganlığın devam etmesi, dengelerin oturmaması, kaynak ihtiyacı gibi gerçekler, bir yandan da IMF'nin "Bize mecbursunuz" baskıları "Kredisiz anlaşma" umutlarını ortadan kaldırdı. Önemli bir rapor Hükümet bağlayıcı stand-by'dan başka çare kalmadığını görünce, hiç olmazsa faiz dışı fazlayı aşağı çekmek için pazarlık yapmaya çalıştı. Öyle ya; Brezilya ve Arjantin'de yüzde 3'e, 5'e razı olan IMF neden çok daha iyi durumdaki Türkiye'de 6.5'ta direniyordu? Anlaşılan en azından şimdilik IMF'ye o konuda da geri adım attırmak mümkün olmadı. Ve sonunda hem yeni kaynağın sağlanacağı, hem vadesi gelen borcun erteleneceği 3 yıllık anlaşma kararı resmen açıklandı. Böylece aylardır tedirgin olan piyasalar derin bir soluk alacak. Ama asıl rahatlayan IMF oldu: Türkiye'nin güven tazelemesi, ilaç gibi gelecek. Zira şu sıralar fena halde topa tutuluyor. Nedeni: Arjantin krizi. IMF, 36 milyon Arjantinli'nin 20 milyonunu bir gecede yoksullaştıran 2001 krizindeki sorumluluğunu belirlemek için kendi içinde soruşturma kurulu oluşturdu. Kurulun raporu geçen hafta açıklandı. Zehir zemberek! Deniyor ki, "Arjantin'de IMF tam bir körlük sergiledi, isabetsiz politikalara sonuna kadar destek verdi, yeteneksiz yöneticileri pohpohladı... Uygulattığı reçetenin işe yaramaması halinde devreye girecek B planı bile yoktu..." Rapor ayrıca IMF'nin artık kafasını ve ideolojisini değiştirmesi zamanının geldiği uyarısı da yapıyor. Hükümete IMF ile masaya oturmadan önce Arjantin raporunun tam metnini incelemesini tavsiye ediyoruz. Çok yararı olur. Hem onlara, hem ülkeye...
|