| |
|
|
Kamusal alanlardan ilahi alanlara...
Yaşam böyle çarpıcı bir olgu. Başbakan Erdoğan ve eşi ile birlikte İran'a giden Türkler'in ne tür duygular yaşadığını anlamak, bence gazetecilik açısından Türk-İran ilişkilerine bu ziyaretin etkilerini, yansımalarını gözlemlemek kadar ilgi çekici. Düşünün. Bir ülkeden yola çıkıyorsunuz. O ülkede kamusal alan denilen mekanlara başı örtülü girmeyi yasak ediyorlar. İki saat uçup başka bir ülkeye geliyorsunuz. O ülkede de tüm alanları, ilahi alan diye kabul etmişler ve başı açık olanların sokağa çıkması bile yasak. Galiba hiç unutulmaması gereken gerçek şu: - Burası Ortadoğu. Bir Bektaşi öyküsü vardır. İki miskin masa başında, başlarını bir ellerine dayamış, saatlerce birbirlerine bakmışlar. Birkaç saat sonra, bu miskinlerden biri, başını ağır ağır oynatmış, sol taraftan sağ eline geçirmiş, şakağını sağ eline dayamış... Karşısındaki miskin bu durumu izlemiş ve mırıldanmış: - İnsan kuş misali. Demin neredeydin, şimdi neredesin... Bu bölgede miskin olmayı kabullendiğiniz zaman, ya değişimin gelmesi çok zaman alır, yahut değişim diye gelenler, size geçmişi de aratır.
|