| |
|
|
"Haydi Abbas, vakit tamam" demenin zamanıdır şimdi
İnsan belleği ne garip. Beklenmedik olaylardan, inanılmaz çağrışımlar çıkıyor. Hikayeyi belki biliyorsunuzdur. İki arkadaş karşılıklı oturmuşlar, dün gece yedikleri yemeğin ne olduğunu bile hatırlayamamaktan dert yanıyorlarmış. Bunlardan biri, diğerine yol göstermiş: -Ben de her şeyi unutuyordum. Geçen hafta bir doktora gittim. Bir takım ilaçlar verdi. Onları kullandım. Şimdi her şeyi hatırlıyorum. Arkadaşı, "Aman ben de gideyim o doktora. Hemen adını ver bana" demiş. Bunun üzerine diğeri sormuş arkadaşına: -Hani bir çiçek vardır. Çeşitli renklerdedir. Sapı dikenlidir. Çok güzel kokar. Nedir o çiçek? Arkadaşı "Gül" diye cevap vermiş soruya. Bizimki bunu duyunca, mutfaktaki karısına seslenmiş: -Gül geçen hafta gittiğim doktorun adı neydi? Nereden geldi bu hikaye aklıma derseniz. Taşfırın Erkeği'nin başına gelenleri gazetelerden izlerken, Hürriyet'te " İşte kuzen Abbas" başlığını ve Tamer Karadağlı ile kuzeni Abbas Hilmi Karadağlı'nın birlikte fotoğraflarını gördüm. Habere göre, şantaj çetesi önce kuzen Abbas'a çengel atmış. O da Tamer Karadağlı'yı alıp gitmiş otele. Bu Abbas adı, bana Cahit Sıtkı Tarancı'yı ve "Abbas" şiirini hatırlattı. ATV'de kızım Ela ile yaptığımız programda, bu şiirin şarkısını Mustafa Keser'den dinlemiştik son kez. O programdan yaptığım ses kaydını disk çalara koydum. Ve o Abbas'tan, öbür "Abbas"a geçiverdim hemen
"Haydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu kalp ağrısı. Şu ağacın gölgesinde olsun; Tam kenarında havuzun. Aya haber sal çıksın bu gece; Görünsün şöyle gönlümce. Bas kırbacı sihirli seccadeye, Göster hükmettiğini mesafeye Ve zamana. Katıp tozu dumana, Var git, Böyle ferman etti Cahit, Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan."
Diyorum ki. Hayat ne o kadar uzun, ne de bu kadar eziyet çekmeye değer. Tamer Karadağlı yeter derecede eziyet çekti, teşhir edildi. Pek çok insanın sürüklendiği hatanın bedelini, çok ağır ödedi. Bu arada her şeyi göze alıp, şantajcılara da boyun eğmedi. Herhalde bir daha böyle bir olayın aktörü olmayacaktır artık. Eşi onu affetmeli, çevresi de, medya da artık onu rahat bırakmalıdır. Cahit Sıtkı'nın dediği gibi, insanlar bazen gençliklerini yeni baştan yaşamak için, Abbas'tan, ilk sevgililerini olmasa bile Rus kadınlarını getirmesini isteyebilirler. Bu konuyu yine Tarancı ile, "Gün Eksilmesin Penceremden"le noktalayalım:
"Ne doğan güne hükmüm geçer, Ne halden anlayan bulunur; Ah aklımdan ölümüm geçer; Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur. Ve gönül Tanrısına der ki: - Pervam yok verdiğin elemden; Her mihnet kabulüm, yeter ki Gün eksilmesin penceremden!"
|