Trenlerin ayıbına, büyük başların masumiyetine dair
Bu satırlar gensoru görüşmelerinden önce yazıldı. Çünkü, maalesef, trenin, ister hızlandırılmış, ister yavaşlatılmış, ister durdurulmuş olsun, orada söz hakkı yok. Onun adına yahut onun karşısında birileri konuşmuş olacak. Tutuklanan makinistler dışında, kimse istifa bile etmediydi ya... İşte o tren "istifa" etti. En azından, "soruşturmanın selameti" bakımından üç ay kenara çekildi. Böylece, zincirleme ve hızlandırılmış insan hataları, hatalı insan kararlarıyla gelen facianın sorumlusu olarak "tren istifa etti." Bu, tarihi bir şeydir. İnsanın değil, makinenin istifa etmesi. İstifa etmiş bir bakan, bir müdür, ne bileyim, mesela Batı ülkelerinde sık görülürken, biz, istifa etmiş bir trene sahibiz. Sağ salim kurtulan "lokomotif"in ne kadar üzgün olduğunu, nasıl vicdan azabı çektiğini tahmin etmek de zor değil. Aslında böyle bir geleneğimiz var zaten. Başında bir erin nöbet tuttuğu "cezalı tanklar" da biliriz. Her gün yollarımızda sık olan şeylerden biri, "otomobil kazası, kamyon kazası, otobüs kazası"dır. Özne, bu araçlardır. Utanması, sıkılması, cezalandırılması ve istifa etmesi gerekenler, onlar. Ne sahibi, çalışanı çeşitli insanlar olan fabrikalar... Ne insan yapımı yollar... Ne işleten şirketler... Ne, kimi bedelini hayatıyla ödemiş olsa da, kullananlar. Trenin istifası yerindedir!
*** Trenin istifa etmek zorunda kaldığı ülkede, bir gazete yönetmeninin de, "her haberin altında buzağı arayanlar"ı "komplo teorisi" sahipleri olarak suçlaması doğrudur. Bu insanlar çoktur hakikaten ve geçmişte "buzağı"nı gördükleri, bazen mağduru, bazen rantçısı oldukları için, bazen fark ettikleri, bazen ruhları bile duymadığı için, "her haber"in altında ararlar. Oysa, öküz gibi haberlerin altına girdiğinde, buzağını haberin altına genel yönetmenler filan koymamıştır. Onlar her zaman ham buzağısız, tam bağımsız haber sever. Ama bazı buzağılar, genlerinde ineklik, öküzlük taşıdıkları için, haberin altına ahırmış, otlakmış gibi dalar. Onlar "medya buzdağı"nın altındaki buzağıdır. Haber onları, yönetmene çaktırmadan altına almıştır. Buzdağının tepesindeki yönetmen ne bilsin! Çok çok, buzdağının en altında zaten boğulan muhabir kesime yollanır. Tren gibi istifa etmesi gerekir; haberler inek gibi yönetmene bakarken. Çünkü, yönetmen istifa etmez, minik buzağını asla sahiplenmez. Fakat, buzağı her zaman haber altına girmez. Çok arsız olduğu için, bazen haberin kendisini yer. Mideye indirir, geviş getirir. O yüzden, kimi olay asla haber olmaz. Demokrasilerde de "haberin üzerine şal örtülür." O vakit haberin altında buzağı aramak saçmadır. Buzağı çiğnemiş, yutmuş, çoktan gübre olarak saçmıştır. Kokusu duyulur, duyulmaz. Buzdağının pislikleri buzağının dışkısı olarak suya, toprağa karışır. Yediğinize, yiyemediğinize sızar, hayatınızla oynar; siz fark etmezsiniz. ...oku yediğinizle kalırsınız.
*** Siyasette de, medyada da, trenler, buzağılar suçludur. Yönetenler asla istifa etmez. Dileyene, "buzağı arşivim"i açar, misallerle kanıtlarım.
|