Yorgun bedenleri koparan yaz dökümü
Birinci sayfalar tanıdık, sevdik isimlerin ölüm haberlerine açılıyor. İlan sayfalarında, hiç olmazsa eşe, dosta son yolculuğu duyuran vefatlar, taziyeler. Ve bir haber bir yana, ilan bile olamadan mütevazı bir cemaatle en yakın camiden uğurlananlar. Sayıyı bilmiyoruz. Çünkü kolay, kabul edilebilir ölümler ülkesindeyiz nasıl olsa. Arada bir akla gelirse, "doktor görüşleri" ile uyarılar: Neme, sıcağa dikkat! Özellikle yaşlılar! Özellikle yüksek tansiyon ve kalp sorunu olanlar.
*** Oysa, şu "küresel ısınma"nın garip mevsim kaymaları, mevsim ortalamalarının altları ve ille de üstleri sarıp sarmaladıktan sonra... Avrupa, geçen yıl yaşadığı "kıyım" üstüne tedbirler almak için seferber oldu. Geçen yılın "anormal yaz"ı sırasında, Fransa'da "sıcaklara bağlı olarak" 15 bin kişinin öldüğü belirlenmişti. Sıcak... Elbette bedenin zayıf noktalarından vuruyor, bedeninde en çok zayıf nokta olanlar olarak da elbette yaşlıları seçiyordu. O yazın üstüne, bu yaza, Fransa yaklaşık yarım milyar dolara varan harcamayla "klima seferberliği" ile girdi. Öncelikle huzurevleri, yoksul yahut kimsesiz yaşlıların barındığı yurtlar klimalarla donatılmaya çalışıldı. Ayrıca, eğitimli genç işsizleri de bünyesine alan sosyal hizmet ekipleri ile destek, yardım, uyarı ordusu örgütlendi. Doğanın, iklimin, güneşin anormalliklerine karşı, insan hayatı için duyarlılık! Yıllar önce anormal bir kış sırasında, kapatılan metro istasyonlarının sıcak hava ızgaralarına dahi ulaşamayan yüzlerce evsiz, yoksul donarak ölünce de, yönetenler ve başını sokacak sıcak bir yeri olanlar benzer vicdan patlamasına ermişti.
*** Bizim herhangi bir hazırlığımız bir yana, farkındalığımız da maalesef yok. Sadece yoksul, kimsesiz yaşlılar açısından değil. Bedeni, yüreği yorgun düşmüş, ama imkan, varlık sahibi orta yaş üstülerde, yaşlılarda da, yakınlarında da. Yaz; "yazlık, plaj, kum, kumsal, güneş, bronzlaşma, Antalya, Marmaris, Bodrum" diye anlaşılıyor. Nem oranı, püfürdeyen bir rüzgar ihtimali, için için kemirilmiş bedenlerin, yüreklerin, damarların istiap hadleri kaale alınmıyor. Keyfin, sofraların, sigaranın, alkolün sıcak ve nemle birlikte kurduğu tuzaklar da. Bir "tren kazası"nda, kısa sürede vazgeçmezsek, sorumlu arayışımız, didikleyişimiz fena değil ama. Trafik kazaları filan bir yana... Toplumsal ve bireysel bir bilinç seviyesiyle, kamusal bir seferberlikle pekala bu yazı da atlatacak, sevenlerinden, yakınlarından kopmayabilecek birçok insanı ise sıcağın, nemin darbelerine teslim ediyoruz. Ve farkında bile değiliz. Zaten yaşlı, zaten hasta ya onlar! Zaten teker teker ölüyorlar. Bir katliam gibi, toplu ölmediklerini sanıyoruz. Oysa, ortalama ömürlerin uzamasına, tedavi imkanlarının çoğalmasına rağmen, dengesi bozulmuş doğa, ana yaşam kaynağı olan güneşi, bir intikam ateşi olarak üstümüze salıyor. Oflama, puflama, bunalma, tıkanma... Sonra... Kaybettik, başımız sağolsun! Ciddi, kökten bir uyarı, bilinçlenme, farkındalık ve tedbir seferberliği gerekiyor. Anne, baba... Kimsesi olan yahut kimsesiz, yorgun bedenleri sıcağın, nemin alevlerine sürüklerken yahut terk ederken bin kere düşünmemiz gerekiyor.
|