| |
Engin, Filiz ve de niceleri...
Kürt aydınların "Çarşamba komedileri" diye dalga geçtikleri Apo'nun avukatlarıyla haftalık görüşmelerden birinin, 28 Temmuz'daki ziyaretin tutanağından bir bölüm aktaralım. Avukatlar: Size hiç aktarılmayan bir olay var. Gulan arkadaşın şehadeti... Apo: Gulan kim? Avukatlar: 93'te sizin yanınızda kalmış. Amed (Diyarbakır) ve Garzan'da çalışmış. Tanıyabileceğiniz belirtiliyor. Apo: Çıkaramadım. Ne olmuş ona? Avukatlar: Temmuz 2002'de PJA'nın (PKK'nın kadın kolu olan Özgür Kadın Partisi) 4'üncü kongresinde rahatsızlığı nedeniyle dışarıda yalnız olduğu sırada boğularak öldürülmüş. Diyalog böyle sürüp gidiyor... Gulan kod adlı militan 1970 Adana doğumlu Filiz Yerlikaya'ydı. 7 Haziran 2002'de örgüt içi hesaplaşmada öldürüldü. Sonra da "Uluslararası komplocu güçlerce katledildi" açıklaması yapılarak "şehit" ilan edildi!
Sırada kimler var? PKK'daki infazların listesi öylesine uzun ki, sayfalara sığmaz... Birkaçını sayalım: Haki Karer, Celal Aydın, Hüseyin Morsümbül, Mehmet Şener, Terzi Cemal, Doktor Baran, Mahmut Arda, Sema Yıldız, Aydın Şahin, Sevim Adıbelli, Sedat Bayraktar, Mustafa Yaygir, Mustafa Günaydın, Murat Bayun, Faruk Bozkurt, Berzan Durre, Yücel Zeydan, Mehmet Emin Unay, Rahman Şen, Talat Soran, Erdal İlaslan, Salih Tatoğlu... Şimdi sırada örgütün demokratikleştirilmesini isteyince hain ilan edilen ve Kandil Dağı'ndan kaçan Osman Öcalan, Nizamettin Baş, Kani Yılmaz var. Bakın "İçeriden" biri, PKK'nın içyüzünü açıklayan yayınlarıyla Apocular'ı çıldırtan Nasname sitesinde neler anlatıyor: "PKK mekanizması içinde tüm kadrolar suça bulaştırıldı, her kadro kendi yoldaşının ajanı, hakimi ve savcısı oldu, infazına gerekçe oluşturdu ya da infazını gerçekleştirdi. PKK'yı gerçek bir parti işlerliğine kavuşturmak isteyen herkesin ipi çekildi, çadırlarda ölü bulundu, boğazlandı, kurşuna dizildi, sonra da parti şehidi ilan edildi."
Ailelerin sorumluluğu Ailesinin adına "anıt mezar" yaptırdığı Engin Sincer de böyle bir "parti şehidi!" 2003 Ağustos'unda Eve Dönüş Yasası'ndan yararlanmaya kalkınca Kandil Dağı'nda kurşuna dizildi. Sonra da "Kaza kurşunuyla can verdi" denilerek "şehit" ilan edildi, adına festivaller düzenlendi. Hâlâ bu canavarların, bu katiller sürüsünün peşine takılıp dağlara çıkan gençler var. Yazık. Hayatlarının baharında ölüp gidiyorlar. Bir bölümü maşa yapıldıkları terör eylemlerinde, bir bölümü de uyanıp kaçmaya kalkınca örgütün infaz emriyle... Devlet elinden geleni yaptı, yapıyor. Bu vahşeti durdurmak sorumluluğu biraz da evlat acısı tatmış Kürt anne-babalara düşüyor. Yeni kurban adaylarının gözlerini belki onlar açabilirler. Tabii bir de suskunluk sürecinden ve Apo yörüngesinden çıkarlarsa Leyla Zana ve arkadaşları da...
|