İslami engizisyon...
Irak'taki gelişmeler görünüşe göre dinler arası çatışmayı aşıp bir dinin farklı mezhepleri arasındaki kıyıma da dönüştü. Irak'ta direnişi örgütleyenlerin Vahabi mezhebine yakınlıkları, Müslüman ama farklı mezhepten insanlara bile acımasız davranmalarının mantığını açıklıyor. Irak'taki gelişmelerin en iyi değerlendirmelerinden birini dün yazarımız Ömer Çelik yaptı. Aynı zamanda AK Parti milletvekili olan Çelik'in şu uyarıları herkesin dikkate alması gereken nitelikteydi: "İslam dünyasının, dünyanın çeşitli yerlerinde görülen ama Irak'ta doruğa çıkan 'dinci terör'le arasına kırmızı çizgi çekme konusunda kesin, kararlı ve güçlü bir tavır almasının gerekliliği ve daha fazla ertelenemezliğidir. Durum açıktır; birileri İslam'a başka dinlerin geçmiş yüzyıllarda yaşadığı 'ortaçağ"ı bu çağda yaşatmak istiyorlar. İslam'da olmayan 'engizisyon'u yaratmaya çalışıyorlar. Katil sürülerine dini bir kisve uyduruluyor Bu İslam tarih ve medeniyet halkası içinde yaşayan halklar için tarihin en ciddi sınavıdır. Bu sınav verilemezse, koskoca bir tarih ve medeniyet vadisi ortaçağ karanlığına düşecektir." Bu noktada Türkiye'ye özel bir görev düşmektedir. Ilımlı İslam tartışmalarının ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirildiği bu dönemde laiklik vurgusunun önemi artmaktadır. Ancak aynı zamanda insanların anayasanın sağladığı özgürlükler çerçevesinde, başkalarının yaşam alanına müdahale etmeksizin inanç ve düşünce özgürlüğüne sahip oldukları tüm bu coğrafyaya gösterilmelidir. Bugün Türkiye'yi Konya'dan Nevşehir'e kadar dolaşan herkes modernleşmenin İç Anadolu'nun kasabalarına kadar ulaştığını görecektir. Türkiye elbette irtica tehditine karşı sürekli uyanık olmak zorundadır. Fakat bütün sistemini irticaya karşı uyanık olmak üzerine kurmamalıdır. İki kıta ve Doğu-Batı uygarlığı arasında bir köprü olmakla övünen Türkiye, modernleşmiş bir Müslüman ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Türk kadını, hemen hiçbir İslam ülkesinde olmadığı kadar yaşamın içinde yer alıyor. Bu atmosfer, Türkiye'nin yakın dönemde yaşadığı ekonomik krizlere rağmen dinci terörün bu topraklarda zemin bulmasına imkan vermiyor. Türkiye'de ortaçağın karanlık dönemlerini yaşatma arzusunda olanların varlığı elbette tartışılmaz. Ancak ulaştığımız uygarlık düzeyi, bütün eksik ve gediklerine rağmen Cumhuriyet projesinin bu topraklarda çok güçlü bir biçimde kök saldığının kanıtıdır. Genç ve dinamik bir nüfusa sahip ülkemiz gençleri, üniversite kapılarında sürünmelerine, doğru düzgün bir iş bulamalarına rağmen sapkın ideolojilere kapılmıyor ve kurtuluşu Batı tipi modern toplumda buluyorsa, bu 1923'ten bu yana harcanan çabaların bir sonucudur. Komşu Müslüman ülkelerin benzer bir çizgiye gelebilmeleri hem İslam'ı, hem de Türkiye'yi rahatlatacaktır. Ancak Irak deneyimi, bu değişimin Amerika'nın baskısıyla, dışardan olamayacağını en azından yakın zaman için göstermiştir. Bu, sabır isteyen bir değişimdir. Türkiye bu değişimde ikna ve ticaret yoluyla ağabey rolü üstlenebilir.
|