|
|
|
|
|
|
Önce dövdüler sonra bizden kız istediler
Irak'ta katledilmesinin ardından, daha önce rehin alınan bir Türk vatandaşı infaz odasında yaşadıklarını SABAH'a anlattı. Konuşmalarını bir Türk'ün tercüme ettiğini anlatan eski rehine, militanlarla 20 gün sonra 'kanka' olduklarını ifade etti.
Murat Yüce'nin Irak'ta "Tevhid ve Cihad" örgütü tarafından katledilmesinin ardından, daha önce rehin alınan bir Türk vatandaşı, infaz odasında dayak yiyerek başlayan, kız arkadaş sohbetlerine kadar ilerleyen ve hediyeler verilerek son bulan 20 günlük esaret gününü SABAH'a anlattı. Türk makamlarının isteği ve "beni burada da bulurlar" korkusuyla isminin açıklanmasını istemeyen Türk rehine, ilk 13 günü "cehennem azabı" diğer günleri ise "traji-komik" olarak nitelendirdi. Felluce'de 8 ayrı örgüt evinde, yanında bir diğer kişi ile birlikte esir tutulduklarını anlatan rehine, "Bir Şıh geldi. Liderleriymiş. İlk 3 gün tercümanlığı bir Türk vatandaşı yaptı. Türk olduğunu gizlemedi ama yüzü hep sadece gözü görülecek şekilde kapalıydı" dedi.
'AĞLAMA NUMARASI YAPIN' Türk tercümanın kameraya çekilen konuşmalarının metnini de hazırladığını anlatan rehine, "Aynı metni tam üç defa okuttular. Bize 'Okurken ağlayın' da dedi. Sonra da ağlayamadığımız için bize kızdı."Türk tercümanın 3 sonra bir daha kendilerinin yanına gelmediğini anlatan rehine, diğer 17 gün boyunca tercümeyi "Türkiye'de İlahiyat Fakültesi'nde eğitim almış bir Arap'ın" yaptığını söyledi. Direnişçilerin Saddam yanlısı olmadıklarını ifade eden rehine, şunları anlattı: "Bize, 'Biz İslam için savaşıyoruz. Ne ABD'yi ne Irak'ı ne de yeni hükümeti seviyoruz. Bizim amacımız Allah yolunda şehit olmak. Bu Yahudi ile Müslüman savaşı' diyorlardı. Biz de bunları duyunca belki acırlar diye, "Siz sonuna kadar haklısınız" diyorduk."
'BİZE TÜRK GELİN BULUN' İlk günlerde, örgüt evine gelen 25'e yakın kişinin yediği yemeklerden artanların kendilerine verildiğini anlatan rehine, bir hafta sonunda örgüt ile ilişkilerinin düzeldiğini ifade ederek, şöyle devam etti: "Adeta bizi döven, üzerimize silah doğrultup tek ayak üzerinde bekleten o direnişçiler gitmiş, canımız sıkılmasın diye bize televizyon izleten kişiler gelmişti. Bize adeta dost gibi davranmaya başlamışlardı. 'Türkiye'ye dönünce bize başı kapalı kadın bulun da evlenelim' önerisini getiriyorlardı. Biz de korkumuzdan, 'Tabii, biz hele bir dönelim, size güzel kapalı kadınlar bulacağız' diyorduk" dedi.
'BİZİ ZİYARETE GELİN' DEDİLER Rehine, serbest bırakıldıkları 20'inci günü ise "Artık kanka gibi olmuştuk" diyerek şöyle anlattı: "Bizi araba ile Bağdat Büyükelçiliği'ne getirdiler. Birer kere yanaklarımızdan, üçer kere de omuzlarımızdan öptüler. Biz de onları öptük. Sonra birbirimize sarıldık. 'ABD, Irak'tan gittikten sonra bizi ziyarete gelin' dediler. 'Elbette' dedik. Sonra bize seccade ve Kur'an-ı Kerim hediye ettiler."
Zeynep TUĞRUL - ANKARA
|
|
|
|
|
|
|
|
|