Benim başkanım
İzmir'de zaten genel olarak böyle bir hava her zaman vardır. Bazen, sanki koca bir kentte değil de küçük bir mahallede ya- şıyor gibi hissedersiniz. Örneğin Karşıyaka-Pasaport vapurunda yanınızda oturan kadın bir anda sanki çok yakın arkadaşınızmış gibi "Ayy şu martının şirinliğine bakın, attığım 'gevre- ği' ne güzel de kapı- verdi" deyiverir. Siz de kafanızı okuduğunuz gazeteden kaldırıp yine çok yakın bir arkadaşınıza yanıt verir gibi gayet doğal olarak "Hııı" şeklinde yanıtlar, sonra tekrar gazeteye kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Mesela İzmirli kızları bu kadar ünlü yapan da fiziksel güzelliklerinden çok, genel olarak tüm kentin insanlarına özgü olan bu doğallığın, samimiyetin getirdiği ışıktır bence.Geçtiğimiz salı günü de yine tüm kent küçük bir mahallede yaşıyormuşçasına birbiriyle dertleşip, birbirinin omzunda ağladı.Haberi duyan herkes, tanıdık tanımadık demedi, ilk rastladığı kişiye sordu: "Başkanı kaybetmişiz, doğru mu?" "Evet, ne yazık ki doğru" "Ama nasıl olur, ah canım benim, ah Başkanım benim" Bu ve benzeri cümleleri hepimiz çevremizde duyduk ya da bizzat kendimiz kurduk. O yakışıklı Arnavut, bu kente o kadar yakışıyordu ki..Aydın beyni, koca yüreği, hem alçak-hem yüce gönlü, sevgi dolu gülücüğü, insanın içini ısıtan kahkahası, güzeli, doğruyu yakalamak uğruna kimseye pabuç bırakmayan Arnavut inadıyla İzmir'in bugüne kadar gördüğü en sevilen Başkanı.. Bunu ona çok şükür zamansız gidişinden birkaç ay önce, ikinci kez koltuğa oturduğu seçimlerde hissettirdik, gösterdik. Ah Başkanım ah.."Nerelisin?" sorusunun cevabını vermek benim için hep gurur kaynağı olmuştur. Şöyle dolu dolu "İzmirliyim" demek..Son yıllarda bir de Başkanım'la gurur duydum ben. Son seçimlerde di- ğer iller diken üstünde sonucu merak ederken biz çok emindik. Gül üstüne gül koklar mıydık hiç? Koklamadık. Hiçbir Başkan'ı, kentlisi, kadın erkek demeden böylesine "Kardeşimmm!" deyip bağrına basmadı. Şimdi İzmirliler yakın bir akrabaları zamansız gitmiş gibi ağlıyor. Tıpkı seçimleri tekrar kazandığında, onun seçmeni olmaktan başka bir yakınlığı olmayan onca insanın, yine bir yakınları başkan seçilmişce- sine mutluluktan ağladığı gibi..Ah Başkanım ah! Kıyamam ben sana. Mekanın cennet olsun. "Sizinle; bizim, ailelerimizin ve çocuklarımızın yüzü hep güldü. Bizleri ve İzmir'i zamansız yetim bıraktınız. Yüreğimiz kanı yor."Büyükşehir Belediyesi ve Belediye'ye bağlı şirketlerde çalışanlar, verdikleri ilanlarda Ahmet Piriştina'ya duygularını böyle aktarmışlar. Bir işveren için, çalışanlarının, "Çocuklarımızın yüzünü hep güldürdünüz", cümlesini sarfetmesinden daha gurur verici ne olabilir? İşçi sendikaları da bugüne dek hiçbir işverenin ardından bu kadar gönülden gözyaşı dökmemiştir herhalde.Cenaze töreninde bir belediye işçisinin elindeki pankartta yazdığı gibi "Yiğit namıyla anılır." Benim şehrim ilk kez, asık suratlı, yüzü kararmış, gözleri yaşlı insanlar şehri oldu.. Çünkü benim Başkanım.. Öldü. Ağla be İzmir.. Ağla.. Şimdi ağlamazsan ne zaman ağlayacaksın ki.. Bir "ADAMLARIN ADAMI" zamansız uykuya yatmış. Ağla.
|