|
|
Koşu bandından inecek var
Başkalarına da böyle oluyor mu acaba? Yaa nasıl diyeyim, bu aralar nasıl hissediyorum biliyor musunuz? Sanki hayatım durdu. Yook, kötü manada demiyorum. Ama iyi bir şey de değil. Dur bakalım, toparlayabilecek miyim? Nasıl desem? Yani sürekli yaptığım bir şeyler var.. Sürekli koşuşturup duruyorum. Hatta öyle ki, "Ay galiba fazla hızlı gittim, baksana kendimi nasıl da yorgun hissediyorum" deyip geriye baktığımda.. Amaniiiiin! Bir de ne göreyim? Gittiğim yol arpa ölçü birimiyle bir boy ediyor. Yani aslında koşmuşum koşmasına, ama koşu bandında.. Gibi hissediyorum. Ama yalnız kendimle ilgili değil bu düşüncem. Yani baksanıza şu yaşadığımız ülkeye..
Tartışılan konular hep aynı. Hala aynı şeylere sevinip, aynı şeylere üzülüyoruz. Hala türban, hala imam hatipler, hala Eurovision, hala dolara ne zaman müdahale edilecek, hala ne olacak bu ekonomideki durum? Tam belimizi doğrulturken al işte bir ekonomik krizin daha eşiğine gelmişiz. Ne uzar ne kısalır durumu vardır ya.. Hah! Tam da bu işte söylemek istediğim. Osmanlı'da olduğu gibi insanlarda da Lale Devri, Duraklama Dönemi, Gerileme Bilmemnesi yoksa ne olayım! Ama işin, ki Allah'tan ki böyle, enteresanı bu döngü hiç bitmiyor. Ne sürekli dert-üstü murad-üstü'yüz, ne de hep dipte debeleniyoruz. Ama sizi bilmem de ben yoruldum be birader? İn-çık, in-çık. Aşk meşk işleri, yani Eros'ta da var bir dengesizlik. Muhterem, o elindeki oku ne zaman nereye saplayacağını bilemedi bir türlü. Ya da bir saplıyor, sonra yok vazgeçtim diyor.. Onun da kafası karışık. Etrafımda bir tane sorunsuz, 'sürekli' mutlu-huzurlu çift yok. Sürekli diyorum çünkü duyuyorum ki: Ali'yle Ayşe ya birbirlerinin yollarına gül dökmüşler ya da ottan bir nedenden birbirlerine girip kan dökmüşler. Sonra yine gül.. Yine kan.. Anlamadım ki, durum hep böyleydi de şu son zamanların meşhur 'farkındalığı' sonunda bana da uğradı, ben mi yeni farkettim bu durumu. Yani masallardaki şu bir arpa boyunun aslında gerçek olduğunu. Amaaan! Görüyor musunuz başıma geleni? Böyle durmadan hayatı sorgulayan, kendini didikleyen, elini şakağına koyup evren, dünya, insan, oluşum, moluşum diye düşüncelere dalanları gördüğümde terliklerimi elime alıp mümkün olduğu kadar çabuk o ortamdan uzaklaşırdım. Al işte pazar pazar şu yazdığım yazıya bak. Bendeki sigortanın ya telleri sıyrıldı arkadaşlar ya depresyondayım, ya da büyüdüm. Ve ben hiçbirini istemiyorum. İndirin beni şu koşu bandından, arkama bakmadan kaçmak istiyorum.
|