O kayığa illa ki binilecek
Son zamanlarda daha sağlıklı ve uzun yıllar yaşamanın yolları listeler halinde burnumuza burnumuza sokuluyor. Hangi dergiyi, hangi gazeteyi açsanız bir bölümü illa ki "Şunu yemeyin, ölürsünüz, bunu yerseniz genç kalırsınız" türü haberlerle dolu. Hepsini dikkate alsak aç kalacağız.. Ya da en azından "En iyisi ot yemekmiş" deyip kuzu gibi çayır çimene yayılacağız. Ama hepimizin unuttuğu bir şey var: Mukadderat... Takdir-i İlahi... Kader... Alın yazısı... Ecel... Ne derseniz deyin artık. Alın size Prof. Üstün Korugan örneği.. Uzun ve sağlıklı yaşam uzmanı Korugan basit, küçük, uyduruk, tirişkadan bir bakterinin kurbanı oldu ve gitti. Hepimizin gideceği yere. Ölüm nedenini uzun uzun açıklamak gerekirse: "Stafilokok" bakterisinin, kalp kasında iltihap ve sonrasında da akciğer embolisine yol açması nedeniyle..
Peki bu uzun lafın kısası ne sizce? "Vadesi dolmuş". Ünlü profesör sağlığında kimbilir zararlı olduğu için neleri yemedi, hangi lezzetlerden uzak durdu, canı çektiğinde kendini tuttu? Al işte, neye yaradı? Tamam, örneğin iki sabıkalı var ki, onların cezası müebbet: Fast-food ve sigara. İkisinin de kanserle öyle dolaylı falan değil, doğrudan ilişkisi olduğunu çocuklar da biliyor. Ama doğrusu ben, fast-food ürünlerini çoook nadir, sigarayı da mümkün olduğu kadar az tüketiyorum. Çünkü canım bir sigara çektiğinde, "Yok olmaz, çok zararlı, içmemem lazım" deyip kendimi tutarsam, bu yüzden çektiğim stresin ve sıkıntının, bir sigaranın nikotininden daha fazla zehir etkisi yapacağına inanıyorum. Ama, yok kırmızı eti ağzına koyma, yok alkolün A'sını hayatına sokma, yok spor yapmazsan imamın kayığına binmen yakındır, sözlerine de, ne yalan söyleyeyim kulak asmıyorum. Olacakla öleceğin önüne geçilmez sözünün arkasına sığınıp işin kolayına kaçmayı tercih ediyorum. Feleğine yandığımının dünyasında..
|