|
|
Eşim içimde bir sızı ama hayat sürüyor
* Eşinize çok aşıktınız ve onu kaybedince kendinizi yazıya verdiniz. Yazı aşkın yerini doldurdu mu? Yok, aşk her şeyin önünde bir şey. Onun yerine bir şey koyamazsınız. Ama güçlü bir aşk yaşadıysanız, başkalarının aşkını, tutkusunu herkesten önce anlıyorsunuz. Şimdi yazdığım bu dizi öyküsünde de o aşkın içindeki çatışmalar, kavgalar, ayrılıklar, mutluluklar var.
* Günümüzde yaşanan aşklar da, yazdığınız aşklar kadar gerçek mi sizce? Daha doğrusu aşk kaldı mı diye, sorayım... Ben güzel aşklar görüyorum etrafımda. Ama bilemezsiniz çünkü aşk bireysel bir şeydir, biriciktir. Herkes kendi yaşadığını en güzel, en gerçek zanneder. Başka türlü de yaşanmaz zaten. Senin için hayatın merkezi olur, taa ki aşk bitene kadar.
* Aşk biter mi? Biter. Yorulur, kanar... Bazen de yatışır, sevgi olur. Ama o aşkın ateşi, tutkusu, cazibesi kalmaz.
* Nasıl tarif edersiniz peki aşkı? Daha evvel bildiğin her türlü değerin dışına çıkarsın aşık olunca. Kafana taş düşer; şuur kaybı yani. Yazar Thomas Mann şöyle demiş: "Aşık olunduğunda ne estetik kalır, ne ahlak!" Ama Allah kimseden aşkı esirgemesin, herkes ömründe bir değil, çok fazla sayıda aşk yaşasın.
* Birden çok aşk yaşanır mı ki? Yaşanabilir tabii, neden yaşanmasın? Benim hala umudum var.
* Asıl olan aşktır, yalnızca adres değişir diyebilir miyiz? Elbette...
* Yani bunca yıldan sonra her an aşık olabilirsiniz... İnşallah olurum ve bir daha gözüm kararır. 44 yaşında ne güzel bir hediye olur! Hayat böyle bir hediye verirse, başımın üzerinde yeri var. "Bir kere aşık oldum, bir daha olmam. Rahmetli kocama tutkuyla bağlıyım" diye bir şey yok. O içimde hep benimle yaşayacak ince bir sızı. Ama öbür taraftan da hayat devam ediyor.
|