|
|
Ekseninde deprem olan bir roman
Yazar ve çevirmen Yiğit Bener'in yeni romanı Kırılma Noktası, herkesin hafızasında yer edinen Marmara Depremi'ni toplumsal etkileriyle edebiyata taşıyor.
Eşinden boşanan bir kadın, deprem ve edebiyat. Kırılma Noktası öykülerin akıcı biçimde birbiriyle iç içe geçtiği parlak bir tekniğe sahip. Kitabın eksenini 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi ve depremin ancak edebiyatçıların sürebileceği izleri oluşturuyor. Yaptığı önemli çevirilerle tanınan yazar Yiğit Bener "bu etki kendini birey-toplum ilişkilerinde ortaya çıkarıyor" diyor. Yiğit Bener ile Kırılma Noktası'nı konuştuk.
* Romanınızda deprem temasını seçmenizin özel bir nedeni var mı? Deprem gibi büyük çaplı doğal afetlerin toplumsal yapıda yarattıkları sarsıntı, yalnızca gözle görünür yıkıcı etkileriyle sınırlı değildir. Asıl derinlemesine etki kanımca anlık, somut olanın çok ötesinde, insanların ruh halindeki değişimlerde, kendilerini, çevrelerini, geleceklerini algılayışlarındaki, kurgulayışlarındaki dönüşümlerde açığa çıkar. Elle tutulur fiziki yıkım aysbergin yalnızca görünen parçasıdır. Gerisi ise, yani insani, toplumsal yapıdaki kırılma ise bence romancının, edebiyatçının doğal ilgi alanıdır.
TANIKLIK * Deprem'i ne ölçüde yaşadınız? Milyonlarca İstanbullu ya da Marmaralı gibi yaşadım. Bir süre bölgede kalıp elimden geldiğince yardım çalışmalarına katıldım. Dolayısıyla romanda depremle ilgili olarak aktarılanların olgusal boyutu önemli ölçüde birinci elden tanıklığa, gözlemlere dayanıyor.
* Böyle bir konuyu kitabın ana ekseni olarak almak riskli değil mi? Asıl risk, böylesine büyük yaralar açmış hassas bir konunun gerektirdiği insani duyarlılık düzeyine, edebi incelik düzeyine çıkmayı başaramamaktır. Çok büyük bir kitlenin ortak deneylerinin, acılarının, duygularının söz konusu olduğu bir alanda, kişisel bir pencereden bakarak kalem oynatmanın apayrı bir sorumluluğu vardır. Öte yandan, hangi konuyu ele alırsanız alın, genel anlamda yazmak, yazdıklarınızı yayımlamak zaten belli başına bir "risktir".
* Depremin edebiyata yeteri kadar yansımadığı fikrine katılır mısınız? Şimdilik öyle. Derinlemesine toplumsal/ bireysel etkilerin kendilerine yol açıp açığa çıkmaları, bunların gözlemlenmesi, sindirilmesi, analiz edilmesi, yazarların kişisel süzgeçlerinden geçirilip yazıya dönüşmesi belirli bir zaman alır. Önümüzdeki yıllarda bu büyük insani/toplumsal dramdan yola çıkan, esinlenen çok sayıda eser verilecektir.
* Kırılma Noktası'nda anlatı içinde anlatı var. Adeta okuyucuyla birlikte yazılıyor. Post-modern bir roman olduğunu söyleyebilir misiniz? Kurgu ve biçem açısından, Kırılma Noktası'nın bir çok özelliği postmodern estetiğin getirdiği yeniliklerle aynı paralelde ele alınabilir. Öte yandan, düşünsel içeriğinin, tavır alışının ise tam zıt kutupta yer aldığı söylenebilir. Gelgelelim, aslına bakarsanız, ben romanların, edebi yapıtların belirli kategorilerin kalıplarına sokulmasını, belirli soyut tanımların cenderesine alınmasını pek de doğru bulmuyorum. Ancak bunu tartışmak benim işim değil! Ben yazacağımı yazdım, dileyen dilediği gibi yorumlar, tabii eğer isterse, değer bulursa, anlamlı bulursa.
* Kırılma Noktası yazarlık çizginizde nasıl bir yerde? Kırılma Noktası benim henüz ikinci romanım. Yaklaşık iki yıldır üzerinde çalışıyorum, son noktayı da daha yeni koydum sayılır. İlk romanım Eksik Taşlar'la ikincisi arasında bir de Celine'in Gecenin Sonuna Yolculuk adlı yapıtını çevirdim. Sanırım bu ikinci romanımda bu zorlu çeviri serüveninin bana kattıklarının epey izi var.
* Bir kadın karakter yaratmak zorlayıcı mı? Son elli yılın en büyük devrimi kadınların toplumsal konumlarında, bireysel gelişimlerinde yaşanan dönüşümlerdir. Gerçek bir eşitliğin hem kağıt üzerinde hem de zihinlerde yerleşmesi kuşkusuz uzun yıllara yayılacak zorlu bir süreçten geçecektir. Ancak bence bu süreç artık geri çevrilemez. Bunu gözlemlemek, anlamaya çalışmak benim açımdan çok heyecan verici.Dolayısıyla bu tür bir derin toplumsal dönüşümün ürünü olan bir kadın kahraman yaratmak, ön plana çıkarmak çok da zor değil aslında. Çağımızda kadınların hak ettiği yer o zaten. Zor olan, erkek bir yazar olarak bu roman kişisini romana yansıtırken (hele birinci tekil şahıs bir anlatımla!) bu aktarımı inandırıcı, tutarlı bir biçimde yapmak. Yüzeysel gözlemlerin, kolay genellemelerin ötesine geçebilmek. kadınlar için bile anlamlı olabilecek bir şeyler söyleyebilmektir.
Cengiz Erdinç
|