Haberi kim çarpıttı?
Ertuğrul Özkök ilginç bir gazeteci. Köşesinde bir gün aşk, şarap yazıyor, bir gün devletin kritik pozisyonundaki bürokratını özenle parlatıyor, ertesi gün de kalkıp SABAH'a yönelik eleştirilerde bulunuyor. Öncelikle altını çizeyim ki, SABAH gazetesi Sayın Özkök'ün yıllardır alıştığı biçimde hazırlanmıyor. Yani artık siyasi tarihe malolmuş bir sözle SABAH'ta "İşveren şak emredip, yönetmen tak diye yapmıyor." SABAH tamamı gazetecilerden oluşan bir ekip tarafından gazetecilik ilkeleri çerçevesinde hazırlanıyor. SABAH'ın açık yazıişleri masasında çalışan herkesin söz hakkı bulunuyor. O nedenle, Hürriyet'le aramızda "habercilik" açısından ciddi bir fark olduğu, haber ve yazıların dikkatli biçimde incelenmesiyle kolaylıkla görülebilir. Bunu vurguladıktan sonra asıl konuya döneyim. Öncelikle Özkök'e şu soruyu sorayım. Başka gazetelerdeki daha önemsiz haberleri bile Hürriyet'te kullandıran Özkök, milyarlarca dolarlık yatırımla ilgili bu olayda acaba niye haber değeri bulmadı. Gerçek gazetecilik açısından ilginç bir soru değil mi? Ayrıca yazıda Özkök'ün tipik bir özelliği, olayı kendi istediği yönde çarpıtma huyu hemen öne çıkıyor. SABAH'ın manşetinde bir tek kez bile "rüşvet" kelimesi geçmezken Özkök, SABAH'ın Şarık Tara'ya rüşvetçi dediğini ileri sürüyor. SABAH sorumlu gazetecilik örneği göstererek Yeni Şafak'ta gördüğü haberi izlemiş ve Şarık Tara'dan görüş almıştır. Manşette, ENKA'dan 250 milyar lira aldığı belirlenen avukatın yanıtı da vardır. Kısaca o manşet evrensel gazeteciliğin tüm kurallarına uyularak hazırlanmıştır. 8 Ağustos 2002'de göreve başladığımızda önümüze bir dizi ilke koyduk. Bunlar, başta editoryal bağımsızlığı korumak, gazeteciliği evrensel ilkeler doğrultusunda yapmak, işverenin diğer işleriyle ilgilenmemek, siyaseti dizayn etmek iddiasında bulunmamak, sivil siyasetin güçlenmesi için çalışmak gibi tüm dünyada geçerli temel kurallardan oluşuyordu. Çünkü Türkiye'de son dönemde zayıflayan siyaset kurumu, kurtuluşu sırtını medyaya dayamakta bulmuş, bunun sonucunda da medya ile siyasetçi arasında çarpık, zaman zaman kirli bir ilişki kurulmuştu. Merkez SABAH, eski düzenin temsil ettiği bu ilişkilerin içinde olmamayı en baştan, en temel kuralı yapmıştır. Merkez SABAH, eski tip medyanın, özellikle de Doğan Grubu'nun temsil ettiği değerlerin ve habercilik anlayışının karşısında olmak üzere inşa edilmiştir bir bakıma. Bu nedenle SABAH, gazeteyi yazı işlerinde yapan bir kadro oluşturmuştur. SABAH'ta editoryal bağımsızlık vardır. Gazetenin haber anlayışıyla, işverenin ticari işleri arasında kesin bir çizgi mevcuttur. Gazetenin haber anlayışı gazeteciliğin evrensel ilkeleri doğrultusunda belirlenmektedir. Yani işveren-gazeteci ilişkisi evrensel gazetecilik ilkeleri doğrultusundadır. Gazetenin genel yayın politikası elbette işveren tarafından belirlenmektedir ancak gazetenin editoryal bağımsızlığı özenle korunmaktadır. Bu anlayışa da SABAH'ta hem işvereni, hem çalışanı tarafından özenle uyulmaktadır. Bu da Hürriyet Gazetesi Yayın Yönetmeni'nin anlamakta zorluk çekeceği bir yaklaşımdır.
|