Transfer
CHP ile AK Parti, birbiriyle tamamen zıt görüşleri savunan iki parti. Demokrasinin güzelliği de burada. Birbirinden farklı dünya görüşünü savunan partilerin, barış içinde bir arada yarışması demokrasinin olmazsa olmaz koşuludur. Herkesin aynı dünya görüşünü savunduğu, herkesin en tartışmalı konularda bile aynı fikri savunduğu, her gazetenin aynı manşetle çıktığı bir ülke Kuzey Kore gibi bir yer olurdu herhalde. İktidarla aynı veya ondan farklı görüşte olmak ayıp bir şey değildir. Doğru olmayan fikir namusuna sahip olmamak, futbolcu gibi parti değiştirmektir. Yanlış olan Meclis'te ezici bir çoğunluğu olan bir partinin "Ne olursan ol, yine gel" mantığı içinde sürekli milletvekili transferi yapmasıdır. Yoksa ana muhalefet partisi CHP'nin bir çıkmaza girdiği, ülke sorunlarına çözüm üretmek bir yana, sunulan çözüm önerilerinin karşısında direniş odağı haline geldiği herkesin kabul ettiği bir gerçek. Ama CHP'nin bugün bir yönetim bunalımına girmiş olması, bu partiden seçilmiş milletvekillerinin ilk fırsatta partilerini bırakıp iktidar kapısına koşmaları için yeterli bir neden değildir. Türkiye yakın tarihinde çeşitli nedenlerle parti değiştiren bir çok milletvekili gördü. Bugün gelinen noktada kimse onları hatırlamıyor. Onlar siyasal yaşamda isimlerine eklenen sıfatlar dışında bir iz bırakamadı. Transferci milletvekillerinin her dönemde bir tek işlevi oldu. Rejim bunalımına giden yolu hızlandırmak. Ecevit'in 11'ler transferinden, 28 Şubat'ın siyasi hareketlerine kadar bu defalarca kanıtlanmış bir gerçektir. Siyasi hayatta yeni bir dönem açıyorum diye yola çıkan bir partinin, hiç ihtiyacı olmadığı Meclis içi transfere başvurması eski dönemleri hatırlatan, sıradan vatandaşı rahatsız eden bir gelişmedir. Üstelik, CHP'den AK Parti'ye geçen bir vekille ilgili iddialar iktidar partisi açısından daha da rahatsız edicidir. AK Parti yönetiminin farkında olması gereken bir diğer husus ise kendi varlığının güçlü bir meşru muhalefetin var olmasına bağlı olduğudur. Unutmamak gerekir ki, meşru muhalefet kanallarının zayıflatılması, yok edilmeye çalışılması meşru olmayan muhalefet kanallarını devreye sokabilir. Ayrıca AK Parti'nin transfer yoluyla Meclis'teki sandalye sayısını Anayasa'yı referanduma gitmeden değiştirme sayısının üstüne çıkarmış olması yeni dönemde ülkeyi yeni bir gerilimin eşiğine getirebilir. İktidarın sadece Meclis'teki parmak sayısı değil, ülkenin genel atmosferiyle de yakından ilgilenmesi gerekir. Yoksa imam hatiplerde olduğu gibi hayal kırıklıkları yaşar. Asıl önemli olan konu ise, bir büyüğümün sık sık bana hatırlattığı bir insanlık gerçeğidir: "Bir kere satan, hep satar." O nedenle transferlere güvenip zorlu bir yolculuğa çıkmak ne kadar sağlıklı olur, o da hep sorulması gereken diğer bir sorudur.
|