| |
|
|
Fenerliyi bekleyen duygusal kriz
Tamam. Biz seyirciler de futbolun fena halde profesyonelleştiğini biliyoruz. Ama yine de duygusal bir yönümüz var. Takıma, aldığı paranın ötesinde katkılarda bulunan oyuncuyu bağrımıza basıyoruz. Onu daha çok seviyoruz. F.Bahçeliler için Van Hooijdonk işte bu tip bir oyuncu. Şahane goller attı ve attırdı. Ama sahalarda az görülen cinsten centilmenliğiyle... Olağanüstü sempatikliğiyle... Yaşına rağmen son saniyeye kadar maçı bırakmayışıyla gönlümüzü çaldı. Helal olsun! Ne var ki... Kanarya'nın Şampiyonlar Ligi'ne katılmasıyla birlikte 'acı gerçek' karşımıza dikildi. Hem futboluna, hem kişiliğine bayıldığımız bu nadide Siyah Lale'nin oralarda oynaması pek mümkün değil. Hatta takıma yeni katılan oyuncuların 'tam randıman' vermeleri halinde, bırakın Avrupa'yı, yerli deplasman maçlarında dahi Van Hooijdonk'u sahada göremeyebiliriz. Düşünsenize... Alex'in, Ümit'in ya da Fabiano'nun avuta giden her frikiğinde tribünler ayağa kalkacak... Gözler yedek kulübesine dönecek... Ve herkesin zihninden aynı cümle geçecek: "Van Hooijdonk atsaydı kesin goldü." Yenilgileri geçtim. Galibiyetlerde, sevinçle taraftarı selamlayan oyuncular arasında Van Hooijdonk'un olmaması da içimize bir burukluk, bir hüzün salacak. Sarı lacivertlilerin bu duygusal krize karşı hazırlıklı olması gerekiyor. (Not: Türkiyemspor karşılaşmasına bakıp, 'Van Hooijdonk bu takımda oynar' demeyin. O antrenman maçıydı.)
|