| |
|
|
Martıları bile bozduk!
Kızıltoprak'tan başlayıp Pendik'e doğru uzanan 'kıyı şeridinde' şöyle oturacak, çay-kahve içecek pek az yer var. Bunlardan biri de Caddebostan'ı Bostancı'ya doğru bir-iki durak geçtiğinizde, küçük mendireğin hemen yanındaki salaş çaycı. Orada yaz akşamları, güneşi batırmak çok hoş oluyor. (Çayı berbat, o ayrı konu.) Geçen gün ilginç bir manzarayla karşılaştık: Yan masadakiler sandviçlerinden küçük parçalar koparıp kedilere atıyor... Derken tavuk büyüklüğünde bir martı badi badi yürüyerek geldi... Gagasını açmış, yiyecek bekliyor... Kedilerin hemen yanında, bir karış ötesinde... Yan masadaki hanım bilgilendirdi: "Ekmek de yiyor ama asıl kaşar peynirini seviyor." Yarım saat boyunca, birbirine saldırmayan ama lokmayı kapmak için uğraşan iki türün rekabetini izledik. Gel de ünlü tiyatro sanatçısı Zihni Göktay'ın sözünü hatırlama: "Bu İstanbul şehri insanı da bozar, hayvanı da: Ezelden beri balıkla beslenmiş martıları, Kadıköy-Karaköy vapurunun ardında simite alıştırdık ya..."
|