2000 yılı krizinde, henüz 30 yaşındayken babasının koltuğuna oturan Cenajans'ın patroniçesi Nazlı Keçili Öztarhan, krizin avantaj sağladığını söylüyor.
* Aile işiniz olduğu için mi Cen Ajans'ta çalışıyorsunuz? Bir dönem moda çizimleri yapıyordum. Lisedeyken hayalimdi bu. Hatta bu konuda aldığım ödüller de var. Bu alanda ilerlemek istediğim olmuştu ama bu işi yurt dışında yapmak istiyordum zaten Türkiye'de değil. Reklamcılık da hep aklımda olan bir işti ve aile işimizi yapmak da istiyordum. Babam çok yoğun çalışan bir işadamıydı, dolayısıyla hayatımızın her köşesinde reklam vardı. Benim yaratıcı yönüm, çizimim çok kuvvetlidir. İşe zaten şirketimizin 'yaratıcı' grubunda başladım; bir çok farklı departmanda çalıştım. Baba işini seçmem için bir baskı olmadı, ama içten içe işlenmiş olabilir.
* Şirkette babanızla beraber mi çalışıyorsunuz? Babam artık çalışmıyor, iş hayatına küstü. Ben onun için daha erken olduğunu düşünüyorum, ama o iş dünyasına geri dönmek istemiyor. Ben de yaklaşık dört senedir tek başıma işin başındayım.
KÜÇÜLEREK BÜYÜDÜ * Kriz senesinde mi işin başına geçtiniz? Evet. 2000 krizinden evvel, Cenajans 30'uncu yılını kutluyordu. Sektörde 20 seneyi aşkın liderlik durumu vardı, dünya genelinde de 78'inci olmuştuk. 400 milyon dolar gibi bir ciro yapmıştık, 100 milyon dolar gibi bir vergi vermiştik. O kriz döneminde babamın başına da olaylar gelince, işin başına ben geçtim. Çok zor geldi ilk başlarda. Hem Türkiye tarihin en büyük ekonomik krizini yaşıyordu, hem bizim gruba bağlı 27 şirket vardı ve patron başına gelen haksızlıklardan dolayı işin başında olamıyordu. Bir-iki sene kriz yönetimi yaptım. Çok büyük tecrübe kazandım o dönem. Belki seneler sonunda kazanamayacağım bir tecrübeyi işe başlar başlamaz kazandım. Bir nevi avantajdı bu benim için. Şu anda sadece reklam şirketimiz yok, medya, satın alma, doğrudan pazarlama ve promosyonun yanı sıra matbaa şirketimiz de var. Ben Cenajans'ın başına geçtikten sonra hem piyasadaki, hem de bünyemizdeki değişikliklerden dolayı küçülerek büyüme stratejisini uyguladım. Ekipte büyük değişiklikler oldu, sayımız azaldı ve genç bir kadro olduk, ben de bu anlamda çok rahat çalışıyorum.
* Bu döneminizde size yardımcı olanlar var mıydı? Babamla sürekli konuşuyordum. Profesyonel anlamda da destek aldım ama, maalesef bu tip zor dönemlerde destek alamadığınız da çok oluyor. Dolayısıyla ben o dönem hem hayat tecrübesi hem de iş tecrübesi kazandım. Biliyorsunuz insan kötü zamanda kendini gösterir derler. Beni sıkıntılı dönemlerimde arayanlarla iyi günlerimizde arayanlar o kadar farklı ki. Gerçi benim için önemli olan değer verdiğim insanların ne yaptığı.
PATRON KIZI OLMANIN ZORLUĞU * Kadın olmanın zorluklarını yaşadınız mı? Tabii ki var, her zaman var. Daha duygusal oluyorsun öncelikle. Onun dışında benim babam gibi reklam dünyasının duayeninin çocuğu olmak zaten yeterince zor, bir de kızı olmak çok daha zor. Her ne kadar başarılı olsan da, bir yere kadar kendini gösterebiliyorsun. Benim o dönemki psikolojim çok enteresandı. O dönem hem kriz, hem babamın yaşadıkları nedeniyle sadece iş hayatım değil, özel hayatım da çok büyük darbe aldı. Fakat Allah herhalde insana bir güç de veriyor olacak ki, olanlara tepkileriniz normalde olması gerekenden çok daha küçük çapta oluyor. Fakat sonrasında, 'Bu da benim başıma gelmişti' deyip çok üzüldüğüm oldu. Geçmişe sünger çekmek lazım, ama insan o zorlukları çektikten sonra daha çok kabuğuna çekiliyor, dış dünyaya küsüyor, daha temkinli oluyor.
