| |
|
|
Yeşil kartlı Erdal'ın ecel savaşı
O henüz 5 yaşındayken babası terör kurbanı oldu. Ailesi Diyarbakır'ın Kulp ilçesine bağlı Karabulak köyünde barınamaz hale gelince, dede Burhanettin Cengiz, tüm çocuklarını ve torunlarını alıp İstanbul'a göç etmek zorunda kaldı. Üç yıl önce yerleştikleri Bağcılar'daki tek dairede iki küçük kardeşi, annesi, halaları, amcası, babaanne ve dedesi ile 20'yi buluyordu nüfusları. Halaları konfeksiyon işçisi olarak çalışıyor, evin büyük oğlu 17 yaşındaki Erdal'ın okuyup bir meslek sahibi olabilmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmıyorlardı.
56 gün yoğun bakım 27 Ekim akşamı Erdal'ın, babasının mezarını ziyaret etmek için bindiği Lüks Diyarbakır firmasının otobüsü Kayseri yakınlarında aşırı hız nedeniyle yoldan çıktı. Kazada 10 kişi öldü, 21 kişi ise ağır yaralandı. Yaralılar arasında Erdal da vardı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Beyin Cerrahisi bölümüne kaldırılan Erdal'a ilk müdahaleyi Opr. Dr. Ünal Özüm ve ekibi yaptı. Kaza sırasında travma geçiren Erdal'ın beyninde kanamalar oluşmuştu ancak şuuru kapandığı için ameliyata alınamıyordu. Şuuru açılana kadar hassasiyetle bakılması gereken Erdal'ın boynunda hava yolu açıldı, sürekli antibiyotik tedavisi ile akciğer enfeksiyonlarına karşı koruma altına alındı ve burundan ilaçlarla beslenmeye başladı. Tedavisinin 56'ncı gününde doktorlar, Erdal'ın bir rehabilitasyon merkezinde yatması gerektiğini söyledi. Ancak Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hastanesi'nin rehabilitasyon bölümünde yer yoktu ve ailenin kendi çabalarıyla bir merkez bulunması isteniyordu. "Bir rehabilitasyon merkezine götürülmesi önerisiyle taburcu edilmesine karar verildi" yazılı bir raporla ailesinin kucağına bırakıldı Erdal. Bakırköy Devlet Hastanesi'nde yer bulmuşlardı; Erdal, doktorsuz bir ambulansla İstanbul'a doğru yola çıkarıldı. Doktorların 'hemşireye bile gerek yok, yol gidebilir' dediği Erdal, ambulanstaki oksijen tüpü bitince Ankara yakınlarında fenalaştı ve acilen Ankara Trafik Hastanesi'ne götürüldü.
Hastane aradılar Hastane yönetimi yeşil kartlı hastayı kabul etmek istemeyince aile, hemşehrileri olan İçişleri Bakanı Danışmanı Nevzat Yeşil'i aradı. Yeşil'in devreye girmesiyle sorun o gecelik çözüldüyse de 5 gün sonra Erdal'ın buradan da götürülmesi istendi. Ailesi, Erdal'ın yolda tekrar fenalaşması riskine rağmen Bakırköy Devlet Hastanesi'ne gitmek üzere yola çıktı. Hastaneye vardıklarında doktorlar, Erdal'ın 2 gün kalmasına izin verdi, çünkü yatalaktı. Erdal'ın halaları, akrabaları dört bir koldan İstanbul'da hastane aramaya başladı. Çapa ve Cerrahpaşa'dan da "yatak yok" cevabı çıkınca bu kez özel hastanelere başvurmaya başladılar.
Sigorta karşılamadı Erdal'ın otobüs biletinde yolcuların ferdi kaza sigortalarının Akhayat sigorta şirketi tarafından yapıldığı yazıyordu. Aile bunun üzerine Akhayat'ın anlaşmalı olduğu hastanelerden International Hospital'ın Başhekim Yardımcısı Opr. Dr. Sevil Öz ile görüştü. Ancak sigorta şirketinin masrafları karşılamaması nedeniyle Erdal yine kabul edilmedi. Dr. Sevil Öz şunları söyledi: "Sigorta şirketi 'Hasta masrafları ödesin sonra biz karşılarız' dedi. Ancak günlüğü bin 500 dolara yakın bir tedaviyi ödeyemezdi aile. Belki bu çocuğa insanlık adına bir kolaylık gösterebilirler diye garanti mektubu vermelerini istedik. Verselerdi bizim hastanemiz de ödemelerde yardımcı olacaktı. Ancak bu tür hastaların masrafları çok yüksek. Devletin sahip çıkması gerekir." Gaziosmanpaşa'daki Özel Şafak Hastanesi'nin indirim yapması üzerine Erdal, 2 ay bu hastanede kaldı. Ancak iki aylık tedavi ücretinin 60 milyara ulaşması aileyi çaresiz bıraktı.
Erdal'a destek tedavisi şart İşte durum bu şekillerde. Şimdi aile soruyor, ne yapalım; Erdal'ı ölüme mi terk edelim. Yoksa onu yaşatacak bir umut elinin uzanması için duaya mı duralım? Ben de hem Erdal, hem ailesi, hem de aynı durumdaki tüm yurttaşlar için soruyorum yetkililere; Kılınız kıpırdamayacak mı? İçiniz titreyip de dur yahu halledelim şu işi diyemeyecek misiniz? Haaa! Efendiiim!.. Duyamadım: Daha yüksek sesle bağırır mısınız?..
|