|
|
Aidiyet, bir kültür sorunudur
İki yaşndan itibaren çocukların ilgilenebileceği müzik video kasetleri yapılmış... Bir taraftan çeşitli oyunlar-ritmik animasyonlarla çocuğun ilgisi çekilirken, arka planda da klasik Batı müziği çalınıyor. Bu yöntemle bilinçaltına yerleştirilen bilgi, miniklerin müzik kültürünün altyapısını oluşturmakta etkili oluyor. Bir dostumun bu kasetleri izlemekte olan 4 yaşndaki kızı, bir gün radyoda çalan müziği "Mozart" diyerek tanıyıveriyor. Böylece ailenin gurur kaynağı oluyor. Bir özel okulda gönüllüler tarafından Batı sanatı tarihi dersi verilmekte. Tanıdığım bir ailenin bu sınıfa devam eden 12 yaşndaki oğlu geçenlerde, TV'deki bir görüntüyü hemen tanıyarak babasına, "Bu Gaudi'nin yapıtıdır baba" demiş... Aile bu olayı hayranlıkla herkese anlatmakta... Bir ayağı Doğuda, bir ayağı Batıda olan Türkiye'nin kültürünün en önemli özelliği çe- şitlilik olduğundan, hepimizin değerli Batı sanatçılarını da tanımamız gereklidir kuşkusuz. Ancak altyapıya ilk önce kendi kültürümüzü oturtabilmemizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hiçbir yere ve kültüre karş bir aidiyet duygusu geliştirilememişse, benimsettirilememişse, kimliğini oluşturamayan genç anne- yi, öğretmeni veya çocuğu sorumlu tutabilir miyiz? Kültürümüzde, Anadolu'nun + Bizans Hıristiyanlığının + Müslümanlığın, Tasavvuf görüşünün + Orta Asya Şaman geleneklerinin, örf ve adet ve sanatlarının hallolduğu muazzam bir Osmanlı sentezi taşyoruz. Bugün ise pek bol ve renkli sanat türlerimizle dolu olan tarihimizin her yönünü unutmuş olmanın, bunları pırıl pırıl modern bir Türkiye'ye kıvanç ile aktaramamanın, bu nedenle de kimliğimizi oluşturamamanın sıkıntısını yaşamaktayız. Böyle bir boşluğu da salt yabancı dilde yazılmış yemek mönüleri, dükkan tabelaları v.s. dolduruyorsa (!) bunda şaşlacak bir şey yoktur diyorum. Fakat artık bu uyarıların farkına varmaya, ivedilikle kendimizi hatırlamaya ve kendimizi sevip saymaya başlamanın zamanı gelmedi mi? Belkıs SORAN (Sanat eğitmeni)
|