Attila İlhan'a dertleşme niyetine
Sevgili Attila Hocam; Bombaların arasında kaldığımız, tatsız günler gelip geçirdiğimiz bir dönemde sırası değil belki ama size bir sitemim var! Karşılaştığımızda da söyleyebilirdim hatta, "açık mektup" yazmam biraz ayıp ama olsun varsın, ben vakit geçirmeden şikâyetimi dile getirmek istiyorum! Çünkü, canım sıkıldı, çok üzüldüm, size yakıştıramadım! Neyi mi? Şu sözleri.. - "Can'ın (Yücel) son zamanlarını bilmiyorsunuz! Belirli bir yerden sonra al kolizmin zirvesine çıktı. Hastalandı.. Ne yaptığını, ne söylediğini bilmiyordu! Saçmalayıp duruyordu!" - "İstanbul'da, Medrano Sirki'ndeki gibi insanlar olsun istiyorlar. Onlara çok uygun geldi Can. Onu ortalıkta öyle dolaştırdılar ölünceye kadar. Acırdım ona.." - "1949 senesinde, biz, Nazım Hikmet'i Paris'te kurtar- maya uğraşırken, (Can Yücel) o, CHP'nin bursuyla Londra'da Bülent Ecevit'le keyif çatıyordu.. Paris'e geldiği zaman tartışıyorduk, neredeyse dövecektik onu!!!!! Öyle sağcı bir herifti o zaman."
*** Evet, üstad, Vakit Gazetesi'ne uzun uzadıya bir "röportaj" vermişsiniz. Sanırım daha birkaç gün de sürecek.. Ve röportajı yapan Ahmet Can'ın, "Necip Fazıl'dan sonra şair gibi yaşamış iki isimden birinin Can Yücel, diğerinin de siz olduğu söyleniyor.." sorusuna üstteki yanıtları vermişsiniz.. Ayniyle vaki, gazeteden alıntı yaptım! Şimdi... O kadar isterdim ki deşifre hatası olsun, o kadar isterdim ki "o sözler" size ait olmasın.. Ama yayının üstünden iki gün geçti, yalanlamadığınıza göre doğruymuş demek ki!.. Ortada birkaç açıdan yanlışlık var .. Sıralıyorum.. İster katılırsınız ister güler geçersiniz! -Bana göre Attila İlhan da Can Yücel de aynı kuşağın iki muhteşem şairi ve muhalif iki isim.. Vakit Gazetesi, "mal bulmuş magrubi" misali, politik duruşunuzun içini tüketip, sizi birbirinize bi güzel kırdırıyor. Siz Attila Hocam buna izin vermişsiniz!.. (Bu durum röportajın diğer bölümlerinde daha bir açığa çıkıyor. Siz, yine tuzağa düşmüşsünüz pek çok konuda! Mesela, İslamcılık, solculuk, Kemalizm konularında!!!) "Muhteşem sevda şiirleri"nin şairi, ekranların söz ustası, hem İzmir hem eski İstanbul beyefendisi, estetiğin merkezi Paris'ten diplomalı Attila İlhan'a ne oldu birdenbire! Bir şair dostunu, hatta, bu dünyadan göçüp gitmesinin üstünden epeyi bir zaman geçmiş Can Yücel'i değerlendirirken, bu ne şiddet bu ne celal; bu ne kabalık, ey Attila İlhan! (Bizim buralarda muhteşem bir terbiye vardır ya, ölenin ardından kem söz edilmez diye.. Ki röportajı yapan muhabir, sorusuna, Can Yücel'i yücelterek başlamasına rağmen. Neden, Can Yücel'e deli gömle- ği giydiriyorsunuz!) - Yanılıyorsunuz Attila Hocam! Can Yücel, Medrano Sirki'nden çıkma, dolaştırılıp gezdirilen bir şair değil, kendi isteğiyle son nefesini verene kadar "muhalif" olmuş, inandığı politik ilkelere, değerlere bağlı kalmış, şiirlerinde üslup olarak da "kinaye"yi, argoyu ve muhteşem kelime oyunlarını seçmiş, şiirleri halen dilden dile dolaşan ve yüzyıllarca da kalacak bir Şair'dir.. Sizin pek çok şiirinizin kalacağı gibi! Durum böyleyken "nev-i şahsına münhasır" bir hayat yolu seçen, çevresinde sevgi duvarı ören, tabii ki içkiyi de seven bu değerli arkadaşınızı(!) neden bi kalemde harcıyorsunuz! Herkes sizin gibi steril ve "ağır ciddi" olmak durumunda değil ki!!!! - CHP ya da DP.. Bi biçimde burs almak, Londra'larda tahsil görmek neden keyif çatmak olsun bilmem ki.. Haa bir de 1949'dan bir örnek verirken, "O'nu dövecektik" diyorsunuz.. Elli yıl sonra, bir gazete sayfasına yapacağınız açıklama bu mu olmalıydı hocam ya!! Ve de hiç mi sizde "şair dayanışması" şiir dostluğu olmaz! Şiirin hiç mi hatrı yok Attila Hocam.. Hem sizin hem Can Yücel'in şiirleriyle büyüyen genç kuşaklara "paparazik anılar" anlatmak yerine şiirsel değerlendirmeler yapsanız daha şık olmaz mıydı? Evet, üstad.. Son söz; Ve tahmin edeceğiniz gibi son söz hakkımı kullanmayacağım, Can Yücel'e bırakacağım! Çünkü Can Baba'ya cevap hakkı doğdu! Aramızda olmasa da şiiriyle yanıt verecek, size, olup bitenlere, bize, her şeye. Çünkü şiirin zamanı yoktur!. Kendinize iyi bakın Attila Hocam.. "Ne yaman zor imiş yonca yolması Bizim memlekette adam olması!"
*** Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi! Baktım gökte kırmızı bir uçak Bol çelik bol yıldız bol insan Bu gece sevgi duvarını aştık Düştüğüm yer o kadar açık, öyle seçik ki Başucumda bi sen varsın bi de evren Saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi Yalnızlığım benim çoğul türkülerim NE KADAR YALANSIZ YAŞARSAK O KADAR İYİ!
|