|
|
|
|
|
Tarihi Fırsat
|
|
Dışişleri Bakanı Gül, NATO Zirvesi'ni SABAH'a değerlendirdi: Türkiye'nin modernliği, kültür zenginliği ve gücü görülecek
Bakan Gül, zirvenin Türkiye'nin tanıtımı açısından müthiş bir fırsat olduğunu belirterek şöyle dedi: "Düşünsenize 46 ülkenin devlet ve hükümet başkanları geliyor. 3-4 ay sonra hakkımızda karar alacak AB liderlerinin hepsi burada olacak. Bittikten sonra herkesin aklında İstanbul'un güzellikleri kalacak."
Bizim De Heybemiz Dolu * ABD'den taleplerimiz arasında öncelikle Kıbrıs konusu var. Bu konuda daha somut adımlar atılmalı.
* PKK Kuzey Irak'ta önemli silah gücüne sahip. ABD'den PKK ile mücadelede büyük işbirliği bekliyoruz.
ABD Bizi Dinlemeli Irak'la ilgili tavsiyelerimizi ABD'nin daha çok dinlemesini istiyoruz. Eziyet çeken Türkmenler'in önü açılmalı.
* İncirlik'le ilgili bazı teknik talepleri ve Irak'taki güçlerin eğitimini konuşabiliriz.
*** 'Tarihi bir fırsat yakaladık'
Dışişleri Bakanı Gül, 46 ülkenin katılacağı NATO zirvesinin İstanbul'da yapılacak olmasının Türkiye için bulunmaz fırsat olduğu görüşünde. Bakan Gül'e göre Türkiye'nin özeti bir şehir olan İstanbul, kültür ve medeniyetimizi dünyaya tanıtmak açısından da biçilmiş kaftan sayılıyor.
* Bir çok yerde NATO muhalifi yazılar okuyoruz. İstanbullunun sıkıntı çekeceği açık. Çoğumuza bir yük gibi geliyor bu organizasyon. Ama siz her fırsatta NATO toplantısı bizim için önemli diyorsunuz. NATO zirvesi İstanbul için niye bu kadar önemli, içerik açısından sormuyorum. Daha önceki toplantı Prag'ta yapılmıştı şimdi İstanbul'da. Çok önemli bir toplantı. Önemi de şuradan geliyor, ilkönce şunu söylemek lazım ki bu büyük bir tanıtım olayı. Düşünsenize 46 devletin devlet ve hükümet başkanları geliyor. Şimdi NATO sadece ABD'nin çerçevesinde değerlendiriliyor, oysa çok önemli başka ülkeler var, Avrupa ülkeleri var. Bizim için önemli olan Fransa, Almanya, İngiltere var, ayrıca bunların dışında Rusya var.
* Putin gelmiyor ama değil mi? Gelmiyor çünkü Rusya-NATO Konseyi toplantısının gündemi çok önemli değil, o yüzden. Yani gelmeyişinin sebebi Türkiye değil, o gündem. Ayrıca Ukrayna var, bütün Orta Asya ülkeleri ve Kafkas ülkeleri var. Büyük bir buluşma.
* Peki neden İstanbul? Örneğin NATO Antalya'da yapılamaz mıydı? İstanbul çok önemli bir şehir, İstanbul'un farklı bir ruhu var. Bunu açıkça söylemek gerekir. Bir çok medeniyetin oluştuğu, barışın oluştuğu, bir çok kültürü bünyesinde barındıran bir şehir İstanbul. Neredeyse bütün Türkiye'yi özetleyen bir şehir. Dolayısıyla böyle bir organizasyonun İstanbul'da olması gerekirdi. Başka hiçbir şehir Türkiye'nin tanıtımını İstanbul kadar yapamaz. Ayrıca sadece devlet başkanları gelmiyor, dışişleri bakanları, bakanlar ve önemli yöneticileri de geliyor. Yabancı gazetecileri de unutmamak lazım. Bu arada farkındaysanız, İstanbul neredeyse bütün zirvelere ev sahipliği yaptı ve yapmaya da devam edecek. Bu da çok gurur verici bir şey. Bunlar Türkiye'nin modernliğini, kültür zenginliğini ve gücünü anlatmak açısından çok önemli.
Terör Korkusu Cabası * NATO toplantısını İstanbul için yük gibi görenlerin sayısı da az değil. Terör korkusuda cabası. Öyle gözüktüğünü biliyorum ama aslında bu her açıdan Türkiye için tarihi bir fırsat. Teröre gelince, çok büyük güvenlik tedbirleri alındı. Zaten bu tedbirler alındığı için halk biraz zorluk yaşayacak ama ben bunu halkın anlayacağını düşünüyorum. Böyle bir toplantının en iyi şekilde yapılabilmesi önemlidir. Bittikten sonra herkesin aklında İstanbul'un güzellikleri kalacaktır. Hem Avrupa Birliği açısından da önemlidir. 3-4 ay sonra bizim hakkımızda karar alacak liderlerin hepsi NATO'ya geliyor. Müthiş bir fırsat bu.
* Bir de işin ideolojik boyutu var. NATO'nun işlevi bu toplantıdan sonra değişecek mi? NATO başından beri tartışmalı bir kuruluş. Ama komünist dönemde bile demokrasinin savunucusu olan bir kuruluş. Komünizm yıkıldıktan sonra bütün ülkeler üye oldular. İstanbul zirvesinin bir başka önemi de o ülkelerin ilk defa katıldıkları bir zirve olması. 26 tane ülke var böyle.
* NATO'nun işlevine dönersek, hiç kuşkusuz ABD, NATO'nun artık sadece Avrupa'yı koruyan bir güç olması yerine, teröre karşı mücadele eden, hatta teröre yardımcı olanlara müdahil olma görevini üstlenen bir yapıya dönüşmesini sağlamaya çalışacak. Yani Büyük Ortadoğu Projesi'ne destek veren bir kurum mu olacak NATO? O yüzden mi tarihi bir zirve bu? Tabii değişen dünya şartları içerisinde NATO'nun da yeni görev tanımları, kendisini yenileme durumu söz konusu. Bunlar hep tartışılan şeyler. Bosna ve Kosova meselesi vardı biliyorsunuz, oradaki Müslüman katliamlarına Avrupa çare bulamadı ve NATO sayesinde oradaki şiddet kontrol altına alındı. Afganistan'da da aynı şekilde oldu.
Afganistan Desteği * 2005 Şubat'ında Türkiye'nin Afganistan'daki güvenlik birliğinin başına geçeceği zirvede açıklanacak mı? O şöyle olacak NATO ISAF'ın görevini devir alınca, günü gelince bunlar da konuşulacak. Ama bu tip görevleri yapmakla ilgili daha önceden Türkiye'nin taahhütleri var. Büyük Ortadoğu Projesi sorunuza gelince o konu zaten G8 toplantısında ayrıntılı bir şekilde tartışıldı. Biz "Bu ülkelerde demokrasi dışardan zorlamayla getirilemez. içerden gelecek inisiyatifler desteklenmeli" şeklinde bir görüş bildirdik. İstanbul zirvesinde de belki bu konuya atıfta bulunabilirler ve belki konuşulabilir ama "Büyük Ortadoğu Projesi" gündemi şeklinde bir şey yok.
Bop İçin Model Miyiz? * Türkiye Büyük Ortadoğu Projesi için bir model mi değil mi? Kim nasıl bakarsa ona göre. Reformlar ülkeye nasıl yayılırsa ülkenin demokratikleşmesi o oranda hızlanır bu kesin. Ortadoğu'ya baktığımız zaman reform ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Türkiye'de ise daha bu proje konuşulmadan önce reformlara başlanmıştı. "Bir model olalım" demek doğru değil ama burada yapılan şeyler Müslüman ülkeler tarafından yakından takip ediliyor.
* Başkan Bush bir şeyler istemeye geliyor... Peki Türkiye NATO'dan neler bekliyor? Biz de bir şeyler isteyecek miyiz? Öncelikle NATO'nun genişleme politikasını destekliyoruz. Balkan Ülkeleri'nin üyeliklerine sıcak bakıyoruz. Ayrıca terörle mücadelede koordinasyon, güç birliği, istihbarat ve işbirliği istiyoruz.
* Peki ABD'den ne istiyoruz? Çünkü NATO toplantısından bir gün önce ABD Başkanı'nın resmi ziyareti var. Kuşkusuz o ziyaretle NATO'yu birbirinden ayrı algılamak mümkün değil. O resmi ziyaret de bizim için, ikili görüşmeler için önemli. ABD'den bizim isteklerimiz var. Demin siz sordunuz, "ABD heybesinde neyle geliyor?" diyeBizim de heybemiz dolu.
Biz Ne İsteyeceğiz? * Ne isteyeceğiz? Öncelikle Kıbrıs var. Kıbrıs ile ilgili daha somut adımlar atılmasını istiyoruz. PKK ile mücadelede daha çok işbirliği bekliyoruz. PKK'nın önemli bir silahlı gücü var K. Irak'ta. ABD ile terör ile mücadelede büyük bir işbirliği istiyoruz. Bize karşı terör faaliyeti yürüten örgütlere karşı da ABD tarafından, somut ve kararlı tutumlar bekliyoruz. Bu çok büyük bir beklenti. Bunun dışında Irak'ta daha çok bizim fikirlerimizin dinlenmesini istiyoruz açıkçası.
* Yani? Biz Irak'ı çok iyi biliyoruz. Bizim tavsiyelerimiz Irak'ı kolay bir şekilde huzura kavuşturur. Örneğin Türkmenler çok ihmal edildi. Burada büyük bir haksızlık var. Nasıl savaştan önce Kürtler büyük bir eziyete muhataptılar, şimdi ise Türkmenler çekiyor. Onlar temsil edilemiyorlar. Onların önünün açılması lazım. Biz bazı sınır kapılarını açmak istiyoruz. Hala bu konuda somut gelişmeler yok. Ayrıca ABD ile ekonomik olarak da daha fazla işbirliği yapmak istiyoruz. Bu konuda da ileri düzeyde gelişmeler olmadı, onları da konuşacağız.
İsrail'e Güvenmek İsteriz * Türkiye'nin K.Irak'taki isteklerinden bahsetmişken bir de İsrail olgusu var. İsrail'in Irak'taki yapılanmalarını ne derece biliyordunuz? Bazı haberler var, raporlar yapılıyor, okunuyor. Biz bu konudaki hassasiyetimizi İsrail yetkililerine bildirdik. Ve dikkat edilmesi gerektiğini açıkça söyledik. İsrailliler de bizim bu hassasiyetimize önem verdiklerini söylediler, "Bu tip şeyler söz konusu değil, herhangi bir şekilde oradakilere eğitim verme falan yok" dediler. Biz onlara anlattık "Bu büyük bir risktir" dedik. Irakta bölücülüğü teşvik edecek, Irak'ın parçalanmasını sağlayacak, özellikle Kürt bölgesinde yapılacak böyle bir olayın Türkiye tarafından kabul edilemeyeceğini yineledik. "Kesinlikle böyle bir şey yoktur" diye bir cevap aldık.
* Tatmin oldunuz mu bu cevaptan? Madem en üst seviyeden bize "yok" deniliyor, tabii ki inanmak isteriz bunlara, ama takip edilir, gözlenir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|